31 Temmuz 2009

Üst Olur

Ve Galatasaray, bombaların en büyüğünü dün, gece patlattı. Elano'yu M.City'en alan Galatasaray bu güne kadar yapılan transferlele kıyaslanamayacak bir transfere imza attı. Elano hakkında fazla birşey söylemeye gerek yok sanırım. Sambacının da gelişiyle Baros, Kewell,Keita,Arda gibi yıldız isimlerden oluşan Galatasaray hücum hattı, her nekadar rakiplere korku salacak olsada, Galatasaray'ın savunma hattına acilen takviye yapılması gerektiği gerçeği de, ayan beyan ortada.

Vel hasıl Galatasaray bu sene çok yer, çok atar.

Bu arada, Arap yağı bol bumuş diyerek eleştrdğimiz transfer manyağı, Sheikh Mansour Bin Zayed Al Nahyan dan özür dilemeyi. Ve Tabiki, birkez daha, imkansız görüneni, mümkün kıldığı için Haldun Üstünel'e teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim...

Bir Savunma oyuncusu istediğimizi de tekrar hatırlatalım.

29 Temmuz 2009

ANLAMSIZ MUTLULUK


Malesef Sivasspor, dün Anderlect karşısında çok kötü bir futbol sonucunda, çok ağır bir malubiyet aldı. Hatta çok kötü futbol demek bile optimist bir yaklaşım olabilir. Zira dün Anderlecth'li furbolcuların sahada Sivassporlu oyuncuarı gördüğünü zannetmiyorum. En azından ben gol pozisyonarında, aksiyon alanında, Sivaslı oyuncu göremedim. Gerçi 4. ve 5. goller atılırken Sivaslı oyuncular daha kalabalık görünüyorlardı ama topla alakaları yok gibiydi. Yani Sivas bildiğimizin çok uzağındayı. Nasıl olmasın ki zaten kadrosunun büyük bir böülümünü göndrdiler. Yerlerine alınan oyuncuların da, eskilerinin yerini doldurmasını kimse beklemiyor neredeyse. Kısacası Sivasspor dün, zaten favori olmadığı maçta beklenein çok altında bir oyunla, 5-0 gibi tarihi bir skorla elenerek, Şampiyonlar ligi defterini erken kapattı.
Evet Bülent Uygun'a kızabiliriz. Hatta daha önce yaptığı, dengesiz konuşmalar yüzünden, sen bunu hakkettin de diyebiliriz. Okadar adam gönderilir mi ? diye Sivasspor yönetimine de kızabiliriz.
Buraya kadar herşey normal.


Bu gün karşılştıpım manzara ise hakikaten üzücü. Neredeyse bütün blog alemini anlamsız bir sevinç kaplamış. Hepimiz Anderlecth'liyiz dercesine herkes Malubiyeti kutluyor. Bülen Uygun şahsında Sivasspor camiasına espirili göndermeler yapıyorlar. Evet Bülent Uygun fazlasıyla antipati topladı bu güne kadar yaptığı açıklamalarla ve sergilediği davranışlarla.Keza, Mecunun Odyakmazda öyle. Ama atladığımız birşey var. Bu takım 2 sene önce, BJK lilerin Geçtiğimiz sene ise Fenerbahce ve Galatasaraylıların, biz şampiyon olamıyoruz bari Sivas olsun dediği takım. Daha düne kadar Türkiye'nin 5. büyük takımı ilan edilen takım. Anadolunun bağrından kopan,yiğidolar bunlar.


Gün itibari ile eski görünümünden çok uzakta olsada bu takım. Son 2 yılda lige damgasını vuran takım. Ve hiç kimse haz etmese de Bülent bu takımın mimarıdır. Sevmeyebiliriz ama inkar edemeyeceğimiz bir gerçek var. Hem futbolla,hem rakamlarla. O da bu adam ve bu takımın başarılı olmuş olması.


Tıpkı İbrahimovic gibi Sevmiyorum adamı ama başarısını inkar edemem

28 Temmuz 2009

Galatasaray 2009-2010






Nihayet Galatasaray'ın 2009 - 2010 sezonu formaları da görücüye çıktı. Formaları çok beğenenlerde var rezalet olarak değerlendirenler de. Genel görüşlerden bir ortalama alınca aslında tamda benim şahsi fikrimortaya çıkıyor. Beşiktaş'dan iyi Fenerbahce'den kötü olmuş Galatasarayın formaları.









Parçalı forma; Öncelik tabi ki parçalıda. Bence güzel olmuş. Geçtiğimiz yıllarda alışılan, kollar ve parçalar arasındaki renk zıtlığının(sarı kol kırmızı parça) bu sezon kullamılmayışı ve armanın sarı parçanın üzerinde bulunması, bazı arkadaşlarımız tarafından ağır eleştirilse de, ben zaman zaman bu tüp değişikliklerin gerekliliğine inanırım.

Ayrıca renkler konusunda da Adidas'a teşekkür etmek lazım. Lotto ve Umbro'nun, yıllarca Galatasaraylılara, Galatasaray ile hiç alakası olmayan renklerdeki giysileri Galatasaray forması diye giydirmesinin ardından, Adidas acele etmeden, renkleri her sene, birer ton değiştirerek, gerçek Galataray renklerine kavuşturdu formaları.
Bence eleştirilmesi gereken asıl konu, armaların yapıştırma olması. Neden su armaları formalara dikilecek şekilde üretmezler anlamış değilim.



Beyaz Forma; Gerçekten hiç özenilmeden yapılmış. Zaten Galatasaray'ın UEFA Kupasını kazandığı sene, Final maçında da giydiği, o beyaz formadan sonra, tutturamadı beyaz formada . Gerçi bu forma biraz o formayı andırıyor ama yine de olmamış. Özellikle Türk Telekom reklamı çok eğreti durmuş. Bana göre en zayıf halka beyaz forma.

İşte Beyaz Forma



Ve Mor Forma ; Tabik ki Gecenin bombasıydı. Gerçi haftalardır bir mor forma geleceği konuşuluyordu ama tonu, dizaynı bilinmediği için bir şeyler söylemek pek mümkün değildi. Tanıtımda mor formayı Arda'nın giymeside yönetimin, önümüzdeki yıllar için planladığı Arda merkezli Galatasaray projesinin bir parçasıydı bana göre. Arda artık Galatasaray'ın dışarıya açılan yüzü. (Tabiri caizse kapak güzeli)

Formaya geliince. Mor çok iddalı bir renk. Hali hazırda tutmuş bir turuncu varken, güzel bir dizaynla devam etmek daha akıllıca bir tercih olurdu(Kewell,Rijkaard). Şahsi olarak bakıcak olursam , mor benim favori rengim. Bana alternatif forma rengi seç deseler mor olsun derdim. Yine de storeye ugrayıp bir görmek lazım. Bakarsınız yine parçalı alırız.

Bu arada formaların sırt tarafını göremedim umarım reklam olayı abartılmamıstır.

























26 Temmuz 2009

Gökmen Özdenak ve Ziya Şengül Wembley'de


Şaka gibi, Maçları izlerken, Cem Yılmaz'ın, Bir Tad Bir Doku serisinde ki, Türkler Uzayda bölümü geldi aklıma.
Wembley Cup Ziya Şengül ve Gökmen Özdenak'ın muhteşem yorumlarıyla ekrana geliyor. Nihayet, büyük futbol otoritelerimiz, Avrupa'ya da el attı. Uzun yıllardır, Türk Spor Medyasının bir türlü kapanmayan bu açığı da böylece büyük fedakarlıklar sonucu kapatılmış oldu.
Zira yıllarca Avrupa Ligleri'ni Mert Aydın, Güntekin Onay, Ogan Tarhan, Ali Okancı, Ersin Düzen ... vb gibi bilinçsiz spor yorumcularından takib eden bizlerin de ufku biraz olsun genişlemiş oldu.

Gökmen Abi Celtics için ne diyorsun.

-Eee Şimdi Ada Futbol'unda.... eeee. Muhteşem yaaaaa. :))

Gerçekten herşey muhteşemdi. Ama Dün maçları izlerken bir eksiklik gözüme çarptı. Oraya bir ADNAN AYBABA ister abi.


Bu arada Yasin Dallı (maçın spikeri) defalarca "Ahmet Hassan BJK'ın 100. yılında şampiyonlık yaşadı" diye tekrar ederken kimse uyarmadı mı ? merak ediyorum. Zira Ahmed Hassan BJK ye 2003-2004 sezonunda geldi. BJK'nin yüzüncü yılında, Ahmed Hassan, Ersun Yanal'ın, efsanefi Gençlerbirliği'ndeydi.

25 Temmuz 2009

Galatasaray - Tobol


Galatasaray Dün akşam UEFA Avrupa ligi ön eleme rovanş maçında Tobol'la karşılaşırken. Bu sezon ilkdefa seyircisinin karşısına çıktı. 1-1 biten ilk maça oranla, ideal kadrosuna daha yakın bir takımla sahadaydı Sarı Kırmızılılar. Golsüz geçen ilk yarının ardından, İkinci yarıda Mustafa Sarp ve Servet Çetin'in attığı gollerle Rakibini 2-0 la geçmeyi bildi.


SERDAR NAZAR DEĞDİ


Boncuğuna inanmasam da kendsisine fena halde inanrırm nazarın.

Boleslav maçındaki Arda yı hatırlattı bana Serdar dün akşam.

Çok yetenekli olması ayrı konu.
Nice yetenekler gördük. Hiç çekinmeden insiyatif alıyor bu çocuk. Tehlikeli bölgede verkaçlara giriyor. Sanki yılların futbolcusu gibi duruyor sahada. Kısa paslarının da uzun paslarının da süratlaeri çok yerinde. Birde diğer alternatifler, Yaser ve Sabri'nin pasları düşünülünce bu paslar daha bir anlam kazanıyor.

En dikkat çekici özelliği ise süratli iken topla daha rahat. Hızla çıkarken bir anda durabiliyor veya hiç hız kaybetmeden çalımı basıp geçebiliyor.

Dün maçı izlerken defalarca Maşallah dedik ama yeterli olmadı sanırım.

Nazar değdi Serdara.

Bu arada Rijkaard yeterli şansı verecektir diye umuyorum Serdara. Galatasaray hücum hattı için bu sene iyi bir alternatif, gelecek yıllar içinse büyük bir yıldız olacaktır diye ümit ediyorum.


KAPTAN



İlk maçta sonradan oyuna girmişti Arda.Bu nedenle dün ilk defa, bir resmi maça kaptanlık bandıyla çıktı.Aslına bakılırsa ben, Arda'nın bir an önce Avrupaya gitmesinden yanayım. Daha önce bahsetmiştim zaten bu konudan; Aynı konuya tekrar gitmek istemiyorum.Kaptanlığı da Arda'yı Türkiyeye bağlayacak olması sebebiyle istemiyordum. Fakat fena halde yakıştı kaptanlık Ardaya. Her nekadar, Tobol karşısında oynanan futbol ölçü olarak alınamazsa da, Arda, dün duruşu ile bile farklıydı. Bilhassa ilk devrenin son 15 dakikasında oynadığı oyunla, Hagi'den sonra 10 numarayı giyen bütün oyunculara nazire yapar gibiydi.

VE ORKUN

Sevmiyorum bu adamı zaten, o ayrı konu. Geçen maçtan sonra Yaser Tobol'da oynar mı diye sormuştum kendi kendime. Bu maçta ise başka bir soru takıldı aklıma. Tonol'un kalecisi kimdir bilmiyorum. Adı bile kalmadı aklımda.

Tobol takımına kalecileri değiştirme terklifi yapsa Galatasaray Orkunla değiştirmeyi kabul ederler mi acaba ?

Veya Galatasaray-Tobol karşılamasında Orkun Tobol Kalesinde olasydı maç nasıl sonuçlanırdı.

Bazı insanlar gerçekten çok şanslı oluyor.

24 Temmuz 2009

Barcelona İbrahimovic ve Kerrison

Ve nihayet Eto, İbrahimovic takası gerçekleşti. Real Madrid'in 2. Los Callacticos dönemine start vermesi sonucu yaptığı 3 büyük transfere cevap vermek durumunda kalan Barca, İbra'yı takıma katabilmek için kesenin ağzını fazlasıyla açmak zorunda kaldı. Barcelona taraftarlarını memnun etmek için kesenin ağzını açadursun, İnter tok satıcı konumunda İbrahimovic için dünyaları istiyordu.

Kulağımıza ilk gelenler İbo'ya karşılık Eto ve 30 milyon euro idi. Yuh dedik. Tamam İbo iyi adam ama bahsi geçen diger adam da Eto. Evet Eto iki senedir ayrılmak istediğini söyleyip duruyor. Gözden çıkartılacaktır ama bu kadar ucuza değil. Diye düşünmüştük


Eto'nun artık klasikleşen nazları, iki kulüp arasındaki pürüzler derken nihayet transfer gerçekleşti.

Eto İnterle senelik 10.5 milyon euroya anlaşmış. Barca İbo'ya karşılık Eto + 45milyon euro nakit ödeyecek ve Hleb'i bir yıllık kiralık verecek, Hlebin bir yıllık 7.5 milyon euroluk ücretinide Barca ödeyecekmiş.

Yuh ki ne yuhhhh.

Tekrar söyleyeyim. Şahsen ben bir Barca sempatizanı olarak ibrahimovic gibi karaktersiz bir adamı Katalunyada görmek istemem. Ayrıca İbo'nun, Barca'nın yıllardır besleyip büyüttüğü total futbol anlayışına ve ayağa çabuk paslardan mürekkep, hücum sistemine ayak uydurmasınıda beklemiyorum. İnşallah Barcada huzursuzluk çıkarmaz.
Gerçek Barcelona Transferi

Ve barcelona, Nihayet kendisinden beklediğim bir transfer gerçekleştirdi. Palmeiras'ın 21 yaşındaki forvet oyuncusu Kerrison de Souarez ile anlaşmaya vardı. Muhtemelen Real Madrid'in transfer şovunun gölgesinde kalmaması için bu tarihe kadar ertelendi. Zaten bu sezon Katalunya'da kalmayacak olması muhtemel. Kiralık gönderilecektir bir yere. Bildiğimiz kadarıyla kiralık teklifi için, Roma beklemede. Kerrison'unda Roma'ya sıcak baktığı biliniyor. Barca'ya uzun dönemde çok faydalı olacak bir transfer...

Hayırlı olsun

23 Temmuz 2009

2 NUMARA




2003 yılıydı. Türkiye u17 Milli Takımı Ege Kupası bünyesinde İzmir ve Aydın'da Balkan Ülkelerinin takımlarıyla maçlar oynuyordu. Genç Millillerin Romanya ile oynayacağı maçta Nazilli'ye verilmişti. Hatta bu maç için ilk ve orta öğretim kurumları maç saatine gelen dersleri iptal etmişti. Kaçar mı hemen gittik tabi arkadaşlarımızla maça. Bizimkiler rakiplerine göre baya üstündüler.O zamanlar bildiğimiiz isimler de var takımda Cafercan, Mülaim gibi . Birde tip olarak, İlhan Mansız'a benzediği için dikkat çeken bir çocuk vardı, o günlerde Adanaspor'da oynayan, bu günlerde Fenerbahce'de bir türlü şans bulamayan Gürhan.

Ama takımda bir 2 numara varki bambaşka...


Çocuk dizilime göre sağ bek, ama her atakta o var. topu ayağına bir alıyor Romen sol kanat oyuncularını şapşala çeviriyor. İniyor çizgiye yapıyor ortayı.Az sonra Romanya atağa kalkıyor, çocuk bu kez savunmada top kesiyor.

Neyse, maçı bizimkiler 1-0 kazandı. Golü de, daha sonra adının Uğur Uçar olduğunu öğrenecegimiz 3 numaralı kaptan attı. (Bu arada o dönemler Stoper oynuyor Uğur.) Ama herkez, iki numaradan bahsediyor. Okula geliyoruz herkes "O iki numara kimdi?" Diye birbirine soruyor. Arkadaşlardan birisi "Galatasaray'da oynuyormuş "deyince Hemen aklımıza geldi. Galatasary dergisi o ay altyapıya geniş yer vermişti. Hemen listeye baktık. Önce saçlarından dolayı Uğuru tanıdık. Cafercan zaten tanıdık bir yüzdü o zamanlar ve evet sonunda buluduk. u17 Milli takımın 2 numaralı futbolcusunun adı Arda Turan.

O günden sonra uzun bir süre görünmedi. İlk defa 2005 deki Akdeniz olimpiytlarında gördük Arda'yı. Cafercan'la birlikte 3 er gol attıkları ve Milli takımın final oynadığı turnuvada, baş roldeydi. (Bu kez orta sahada serbest oynuyordu) Artık bu sezon A takımda oynar diye düşünmeye başlamıştım ki. Sezon başı Altan ve Heinze'nin alınmasıyla, Vestel Manisaya kiralık verilidi Arda ve nihayet Manisada beklediğim çıkışı yaptı. Hatta Galatasaray'ın Manisa Karşısında, Sami Yen'de ecel terleri döktüğü müthiş oynamış bir de asist yapmıştı.. (Golü de Hakan Balta atmıştı.) En son Galatasaray şampiyonluğu kutlarken gördüm Arda'yı. Ben de oradaydım zaten o gün. Seneye bende Galatasaray'dayım İnşallah diyordu muhabirlere sabaha karşı eve gelince gördüm.

Bende İnşallah dedim.


Bekleneni veremeyen Marek Heinze'nin gidişiyle Galatasaray yeni bir sol açık arıyordu ki, ben kendimce Arda'yı, o sezon Sabrinin pozisyonuna koyuyordum. Zira Sabri, o günlerde ortasahanın sağında görev alıyordu. O dönemler Galatasaray'ın 1 milyoluk yıldız aldığı zamanlar. Arjantinden büyük bir yıldız daha getirmişti Galatasaray; Marcelo Carrusca. Sezonun ilk maçında Galatasaray deplasman Ankaraya gidiyor 2 penaltının kaçtığı Ankaraspor maçı 0-0 (Hakan Arıkan, Önce Hakan'ın Sonra Necatinin Penaltısını kurtarmıştı.) devam ederken "Henüz hazır değil" tesbitiyle oyundan çıkarılan Carrusca'nın yerine genç yetenek Arda'ya şans veriliyor ve Arda sonucu değiştiremese de fark yaratmayı başarıyordu. Bir sonra ki maç hafta içi oynanacak Şampiyonlar Ligi Ön Elemesinde Mladada Bolselav ile oynanacak ve 4-0 lık maçta ilk defa ilk onbirde görev alan ve harikalar yaratacaktı.

Bir sonraki hafta Kayseri ile
Sami Yen'de oynayacaktı Galatasaray.Hemen Arkadaşı aradım ve dedim ki; Oğlum bizim 2 numara bu hafta banko 11 de. Kesin gitmeliyiz maça.Aldık biletleri gittik maça. Maç öncesi kadrolar sayılıyordu. 66 numaraya gelince, Hagi'de Hakan Şükür'de Bülent'de bile bağırmadığım kadar Arda diye bağırmak geldi içimden. Sanki onu ben keşfetmişim gibi. Ben demiştim demek güzel olacaktı belki de. Sağolsun Arda beni utandırmadı :). Maçın ilk golünü de atmadı mı ?. 4-1 bitti maç.(2 İliç 1 Cihan) Sezonun henüz ikinci haftasıydı. Çok da önemli bir maç değildi; Ama benim hayatta en keyif aldığım maçlardan biriydi. Sebebi ise ilk gördüğümde 2 numara, o gün 66 numara bugün ise 10 numara giyen çocuktu.

10 numara bir çocuktu.10 numara bir kaptan olur İnşallah.

Kaptan olarak çıktığı ilk resmi maçın anısına (Galatasaray - Tobol)


Küs mü? Barış mı?


Çivili krampom yakalamış, bizde yorumlayalım.

Beşiktaş İspanyada Barış Kupası'na katılacak. Gruptaki rakipleri,Lyon ve Porto

Organizasyonu düzenleyenler resmi sitesinde Beşiktaşın genel bilgilerini ve kadrosunu yayınlamışlar ama ne yayınlamak.

Kabul ediyorum TSL yi takib etmiyor ve Beşiktaş'ı tanımıyor olabilirler ama İnsan biraz araştırır be arkadaşım. Hakikaten ayıp olmuş.

Yusuf şimşek defansa yazılmış, Yusuf'u tanımayabilirler, Batuhan'ı da tanımamaları normal , Nihat'ın forma numarasıda, askerlik falan kaynamış olabilir . Buraya kadar herşey bir nebze anlaşılabilir.

Ama dikkatimi çeken Kara Karatalların yeni "yıldız" defans oyuncusu Matteo Ferrari'nin kaleci olarak gösterilmesi. Mehmet Demirkol, Beşiktaş'ın Ferrarinin peşinden haftalarca koşuşunu eleştirince çok kızan, "Sen ne anlarsın, sen tanımıyorsun, İtalyada bomba adamdır" tadında yorumlar yapan BJK li arkadaşlarım ne düşünecek acaba. Sanırım Ferrari, İspanyada da pek tanınmıyor

Fenerbahçe 2009-2010

Adidas Beşiktaşlıları çıldırtacak gibi görünüyor.Taraftar tarafından, rezalet olarak değerlendirilen, Beşiktaş 2009-2010 sezonu formalarının ardından, ünlü spor markasının Fenerbahçe için tasarladığı 2009-2010 formaları gayet olumlu tepkiler alacağa beniziyor.Zira formalarının üçüde birbirinden güzel duruyor.

Darısı Galatasary'ın başına

Önceki yazımızda da söylediğimiz gibi;" Keşke Adidas Beşiktaş için özel tasarımlarla uğraşmasaydı."

21 Temmuz 2009

FENERBAHÇE KÜRKCÜ DÜKKANINDA

Appiah'dan sonra transferde aradığını bulamayan Fenerbahçe, rotayı yeniden Brezilyaya çevirdi. Üst üste yapılan başarısız transferler, gelen oyuncuların uyum sorunu yaşaması ve Daum'un Fenerbahçe'ye geri dönüşü, Sarı Lacivertlerin yeniden sambacılara yönelmesinde önemli rol oynadı.
Bütün bu ihtimller dahilinde Ayku Kocaman'ınönderliğinde Brezilyada bulunan Fenerbaceli yöneticiler
, Corinthians'dan, 2009 Konfederasyon Kupasında Brezilya Milli Takımı'nın sol kanadında görev yapan Andres Santos ile birlikte takım arkadaşı Cristian ile anlaştığını açıkladı.

İki Transferi değerlendirmek için henüz erken olsada Konfederasyon Kupasını izleyen herkes gibi Santos hakkında bir şeyler söylemek mümkün.

Santos ortasahanın ve dafansın solunda görev alabilen, ayaklarına hakim, fiziği iyi, ofansif özellikleri üst düzeyde, defansif özellikleri hücum yönüne göre biraz zayıf olsada hiç de hafife alınmayacak, henüz 25 yaşına ve gerçekten üst düzey bie oyuncu. İki senedir birkaç maç dışında bekleneni veremeyen Uğur Boral'ın yerini dolduracak gerçek bir sol kanat oyuncusu. Böylece Uğurda fenerbahçenin sol kanatında rotasyonun iyi bir alternatşfş olacaktır. (Sadece Konfederasyon kupasında izledim. 5 maç üzerinden değerlendiriyorum. Kötü çıkarsa mesuliyet kabul etmem. Ben beğenmiştim)


Cristian'a gelecek olursak, defansif yönü güçlü, Hücum gücü ve tekniği zayıf bir oyuncu. Aslına bakarsanız Aziz Yıldırımın TSL ye yönelik vizyonu doğrultusunda şaşırılmayacak bir transfer olsa da, Fenerbahce için hayal kırıklığı yaratma ihtimali olan bir oyuncu. Yeni bir Maldonado, Josico kabusu yaratması beni şaşırtmaz.

Guiza'nın da kampa katılması ile birlkte Fenerbahçe sezona hazır görünüyor. belki bir defans oyuncusu alınabilir.

20 Temmuz 2009

Adidas, Shalcke 04 Formalarını Özenmeden Yapmış

Sıkıcı geçen sezon başı kampı süreclerinin, Transferden sonra en heyecanlı anları yeni sezon formalarının tanıtılacağı anlardır.

Bildiğiniz gibi bu sezon ilk forma tanıtımını BJK yaptı.Adidas bu sene,Beşiktaşla ilk yılı olması hasebiyle özel formalar tasarlamış Kara Kartallara. Ben de dahil olmak üzere bir çok futbolseverin genel görüşü "Keşke özel tasarım yapmaya kalkmadan, klasik tasarımlardan uyarlamalar yapsaydılar."şeklinde.Zira formalar gerçekten kötü. Kartal pençesi olduğu idda edilen formaların, hangi kartalın pençesinden esinlendiğini anlamak zor. Baklava dilimli forma ise aşağı yukarı her tekstil markasının Örn: lcw,Lacoste vs mutlaka bir modeli bulunan kışlık kazaklarının yaz için tasarlanmış versiyonu gibi duruyor.

Bloglarda dolaşırken Shalcke 04'ün 2009-2010 formaları gözüme takıldı tasarımcı firma Adidas. Formalar da gayet güzel olmuş. Sanırım Adidas fazla önemsemedi Alman ekibinin formalarını.



ALLAH RAHMET EYLESİN


Bir kaç gündür ugrayamadım bloga. Malesef Orhan Şengürbüz den sonra Beşiktaş deyince akla ilk gelen İsimlerden Vedat Okyarıda kaybettik.

Beni ancak şampiyonluk ayağa kaldırır diyen Efsane kaptana, malesef çifte kupa da yetmedi.

Futbolun endüstriyelleşmemiş, romantik tarafında kaldı hep. Hep temiz kaldı. Güzel adamdı vesselam...

Türk spor medyasının bu iki güzide insanına Allahtan Rahmet diliyorum. Mekanları Cennet olsun.

17 Temmuz 2009

RAKİPLERİMİZ

Foto NTVSPOR.NET den Alıntıdır

Tobol - Galatasaray

Galatasaray'ın futbol severlere tam 90 dakika(artı duraklamalar) işkence yaşattığı 1-1 lik Tobol karşılaşmasından kafama takılan bir kaç noktayı sizlerle paylaşmak istedim.

ORKUN 2. KALECİ

Galatasaray bu sezon kaleci mevki için A.Madrid'in file bekcisi Leo Franco ile anlaştı. Franco hazır olmadığı için (bütün yabancılar gibi ) bu maçta kadroda yoktu ve bu maçta onun yerine ilk 11 de Orkun vardı. Sanırım Rijkaard'ın ikinci kalecisi Orkun.

Karşılaştırınca Aykutla arasında uçurumlar olmayan bir kaleci olması ve ilk 11 de yer bulma ihtimali az olduğu için bu tercih Galatasaray için sorun teşkil etmez.

Zira aşağıdaki fotografdaki hareket Orkun için sıradışı değil. Yani Galatasaray'ın kalesinde böylesine dengesiz hareketleri, hayatın rutiniymişcesine yapan bir kalecinin bulunması beni rahatsız ediyor.


YASER TOBOL'DA OYNAYABİLİR Mİ ?

Geçtiğimiz sezon başında Kartal Spordan transfer edildi. Sezon boyunca kendinin bile beklemediği kadar şans buldu. Bekleneni veremedi diyemem çünkü bu çocuktan ne beklendiğini hala anlayamadım. Dün maç boyunca kafama şu soru takıldı.

Yaser Yıldız Tobol takımında oynayabilir mi ?

Başka bir soru Galarasaray serbest bıraksa Tobol Yaser'i ister mi ?




YAZIK OLDU ALPARSLAN'A


Beni Galatasarayda gelecek için en çok umutlandıran oyuncu Alparsan Erdem'dir

Geçtiğimiz sezonun ilk yarısında deplasmanda oynanan Kocaeli maçında oyuna girip müthiş işler yapmış, Baroş'a attırdığı golle herkesi heyecanlandırmıştı. O gün bu gün pek göremedik Alparslan'ı. Sadece hazırlık karşılaşmalarında şans buldu.

Tobol maçını hazırlık karşılaşması olarak gören Rijkaard, Alparslan'ı ilk 11 de sahaya sürsede Alparslan peşpeşe gördüğü iki sarı kartla maçı tamamlayamadan kenara geldi.



FENA DEĞİLDİ


Galatasaray'da dün, belkide göze batan tek isimdi. Çok kötü maçta, kötünün iyisi olmayı başardı.
Galatasaray ortasahasında, ortasaha oyuncusu gibi oynamayı başaran tek oyuncu Mustafa Sarp'dı



BAROS

Bahsetmeden geçmek olmaz. Arda ile birlikte oyuna girişleri maçın seyir zevki için umutlanları pek tatmin etmesede; Baros yine golünü attı. Geçen sene ilk gollerini yine UEFA eleme maçında Belizzonaya atmıştı. (gerçi bu organizasyonun ismi değişti değil mi? UEFA Avrupa ligi.)


15 Temmuz 2009

Arap Yagı Bol Bulmuş . . .



Robinho,Santa Cruz ,Tevez'den sonra şimdide Adebayor... Jo bojinov vb M.City'nin kaç tane hücum oyuncusu oldu saymak bile bunaltıyor artık.

Para fazla olunca insan ne yapacağını şaşırıyor...

Allahtan Vassel'i sattılar





10 Temmuz 2009

Arda Kaptanlığa Zhirkov Adaya


Bahsetmiştik Galatasarayda kaptanlığa Arda getirildi. Arda efsane olmayı hedefliyormuş. Türk Futbolunda en büyük başarıların yaşandığı son 10 yıla baktığımızda kaç futbolcu efsane olmuş onuda düşünmek lazım. ,
Bizler futbolcularımıza sembol oyuncu olma efsane olma havaları pompalarken, Bizimle futbol düzeyi aynı ülkeler Major liglere oyuncu pompalıyorlar.

2008 avrupa şampiyonasının Türkiye ile birlikte çıkış yapan ülkeler Rusya ve Hırvatistan'ı ele alalım mesela.
Şu anda hemen aklıma gelenleri yazıyorum.

Şampiyona henüz başlamadan Modric Tothenam'a gitmişti M.City de Corluka bu sene 2. Premier Lig transferini yaptı ve tothenam'a gitti . Sirna uzun süredir Shacktarda. Kovaclar,Petricler artık gediklisi oldu major liglerin. Olic de bu transfer döneminde Bayern in yolunu .
Rusya Tothenamda sezon başında Robie Kean dan boşalan forvet hattına Pavluchenko'yu göndermişti.Daha sonra geçtiğimiz yıl UEFA Kupasında parladıktan sonra, Avfrupa Kupasında zirve yapan Arshavin İngiliz devi Arsenal'e transfer olmuştu. Son olarak Zhirkov Londra kervanına eklendi ve Önümüzdeki sene Chelsea forması giyecek.
Bosna Hersek, Bulgaristan vb ülkelerin transferlerinden bahsetmek dahi istemiyorum. Her yıl Avrupa'nın büyük klüplerinde gördüğümüz Afrikalı oyuncular da cabası.
Bizden başka hiçbir ülkede futbolcular efsane olmak istemiyor sanırım.
Başa dönecek olursak son 10 yılda Türk futbolunun en büyük başarılarına imza atmış oyunculardan sadedce Tugay'ın hakettiği şekilde sahalara veda ettiğini görüyoruz. En son yaşanan Hasan Şaş vakasıda hafızalarımızda hala.
Uzun yıllar sonra Servet'in transferi gençlerin yolunu açacak onun başarısıyla da Türk transfer piyasası değer kazanacak diye düşünüyordum ki malesef transfer gerçekleşmeyince umutlar da başka bahara kaldı.

Biz yine futbolcularımıza efsane olma umutları verelim.Semih A. Madridin teklifini reddetsin, Arda Türkiye liginde sembol olmak için uğraşsın dursun.
Kervan yürür nede olsa...

10 Numara Kaptan Tercihi


Galatsaray bu gün takım kaptanlığını ve 10 numarayı Arda'ya verirken bir taşla çok kuş vurmayı başardı.
İlk olarak; Galatasay geçtiğimiz sezon yaşanan ufak çaplı kaptanlık krizi aşarken Ardayıda takıma bağlamış oldu.
Kaptanlıkla kalmayıp 10 numarayı da Ardaya veren yönetim. Böylece Lincolne kapıyı net bir şekilde göstermiş olan Galatasaray yönetimi aynı zamanda taraftardan gelecek olan 10 numara transfer belentisini sıfır bedelle karşılamış oldu. Ve Arda'yı biraz daha kulübe bağladı. H.Üstünel Lincon'un değil Metin Oktayın forması dediği 10 numaralı formayı, emanet bilip,gururla taşıyacak olması da ayrı bir gerçek.
Daha önemli olansa Galatasaray 3 senedir yeniden yapılandırdığı kulüp bünyesinde eksik kalan takımın tek noktayı. Bülen Korkmaz,Maldini,Casillas gibi çekirdekten gelen bir kaptana sahip oldu. Hemde sonuna kadar başaracak bir kaptana.

5 Temmuz 2009

Nadalsız Wimbledonda Kral Federer


Federer bu gün 15. grand slam ve 6. Wimbledon zaferini kazanarak iki yeni rekor daha kırmış. Ayrıca Federer bu şampiyonlukla genel klasmanda tekrar 1. sıraya yükselmiş. Böylece iki rekoru daha altüst etmiş... Etmiş diyorum çünkü Wimbledonun 1 maçını dahi izlemedim.

Aslında çok büyükbir heyecanla bekledim Wimbledon'u. Federer'in Roland Garros zaferinin ikili arasındaki rekabeti biraz daha arttıracağı kesindi. Nadal'ın turnuvaya katılmayacağını açıklamasıysa müthiş atmosferi bir anda dağıttı.
Başkaları nasıl düşünür bilemem ama Nadalın olmadığı bir turnuvada Federer şampiyonluğu bana, Real Madridsiz La Liga da Barca şampiyonluğu gibi geliyor. (FB-GS örneği verecektim ama BJK ye haksızlık etmek istemedim.)

2 Temmuz 2009

NO LOOK PASS, HALDUN ÜSTÜNEL

Bayılırım Murat Kosova'ya. Bana Göre Okay Karacan ile birlikte en keyifli maç anlatan spikerdir. Bütün spor karşılaşmalarını bu ikisi anlatsın isterim.(Branş farketmez. Futbol için melih şendil ve Ercan Taneri de ekleyebiliriz.)

Birde o ingilizce tutkusu olmasa. Tamam kabul ediyorum daha havalı. Hatta Murat Kosova'nın ağzından çıktıktan sonra, bir çok meslektaşı litaratürüne dahil ediyor bu tabirleri. Ama birebir Türkce karşılığı olan kelimeleri ingilizce kullanmak iyi olmuyor be Murat abi. Nede olsa sende kalmıyor. Gençlerin (ben de dahil ) idolüsün malum. Size li oyuncu. İçeri Drive etti. veya No look pass gibi tabirlerin türkcelerini kullanmak daha kolay değilmi . Evet bakmadan pas demekten daha etkileyici gelebilir; Zira iyi yapıldığında olayın kendisi zaten tadından yenmiyor.

Neyse biz konumıza dönelim. No look pass demiştik. Hani şu Ronaldinho'nun Ronaldinho olduğu dönemlerde Nike firmasının reklam filminde başarısının sırrı olarak tanımladığı meziyet .Herkesin dikkatini farklı yöne çekip bakış açısının tersine attığı öldürücü pas. Ligimizde İbrahim Yattara ve Lincoln'ün de zaman zaman denediği pas stili .

Son iki yılda Galatasarayda transfer yönetimi ciddi değişiklikler yaşandığı gerçeği atlanamaz.Zira bir kaç yıl öncesine kadar Galatasarylı için transferi beklemek demek. bir kaç filmden oluşan bir gerilim sineması serisi tadındaydı.

1. Önce Alınacak oyuncunun kriterleri belirlnir:
30 yaşını aşmamış, Bon
servisi elinde, Senede 1 milyo dolardan fazlasını istemeyen yıldız futbolcu. ve bu futbolcular belirlenir (pozisyonu farketmez.)

2. Daha sonra ki bu dönem yurt dışı kampına denk gelir:
Futbolcu ile görüşmelere başlanır. Örn:Pires, Cladio Lopez, Fi
go vb..

3. Görüşmelerde sorun çıkar.


4.Pürüzleri ortadan kaldırmak için araya Haim Fresco girer. (henüz çözebildiği bir pürüze rastlanmamıştır.

5. Tam transfer gerçekleşmek üzeredir ki Yıldızımızın sevglisi veya karısı Türkiyeye gelmek istemez. İkna aşamalarının 30 hazirana kadar sürmesi sonucu son ve öldürücü hamleye gelinir.

6. Transfer sezonunun son saatlerinde dünya futblounun geleceği en parlak, genç oyuncuları takıma katılır. Örn: Bratu, Petre, Carrusca vb...

Son iki yılda ise her nekadar kulüp hala iyi yönetilmese de transfer politikasında müthiş bir ilerleme kaydedildi. 2007-2008 sezonunda Lincoln, Linderoth,Servet gibi önemli isimlerin yanında takıma katılan genç isimlerle beraber kurulan genç takım iskeleti bu sürecin ilk adımıydı. Geçtiğimiz senzon ise Transfer görüşmelerini Adnan Sezginle birlikte yürtmeye başlayan genç bir yönetici bütün medyayı şaşırtmaya başladı. Galatasaray için her gün farklı isimlr yazılıyor. Galatasaraysa medyada geçmeyen bomma isimleri ardı arkasına patlatıyordu. Kewell, Baroş ve Meira isimleri imzalar atılana kadar kimse tarıfndan duyulmuyordu.Ve Galatasarayda genç karizmatikbir yönetici, en az sırtında 10 numaralı forma ile sahadaki bir futbolcu kadar parlıyordu. Haldun Üstünel

Galatasarayda 2008-2009 sezonunda yaşanan başarısızlık sonucu Adnan Sezgin'in biraz geri plana atılmasıyla Transfer görüşmelerinin tek patronu olan Üstünel Sarı kKırmızı taraftar içinde güven telkin ediyordu. Nede olsa Üstünel iyi transfer yapacaktı. Spor medyasını da takip etmek gerekliydi tabiki. Farklı bir heyecan katıyordu ama Galatasaray bu isimlerden birini getirmeyecekti.

Ve nihayet Galatasaray geçtiği yıl yaptığı en büyük hatadan ders alıyor ve teknik direktörlü görevine. Vizyonu, Ekibi ve Karizması olan bir ismi Rijkaard'ı g
etiriyordu. Rijkaard'ın takıma getirdiği hava ile farkı bir heyecan yaşayan Galatasaraylılar, Takımlarının Total futbolun kralının göstericeği doğrultuda nokta transfer yapmasına da kesin göze bakıyordu. Cimbombom zaten iskeleti belli kadrosuna yapacağı transfer için geçen isimler hergün değişiyordu. Transfer için beklenen isimler listesi hergün artıyor. Lyonla yapıldığı öğrenilen görüşmelerde ise tahminler Govou ya yöneliyordu. Mesela ben bu gün haberleri izlerken sonuna kadar Sidney govou ismini bekliyordum. Haber spikeri nihayet Keita diyince farkettim işin aslını.
Gökhan Zan ve Leo Franco transferleri ile de bu örneği güçlendirebiliriz.

Üstünel iki gün içinde bir transferi daha bitireceğini söylemiş. Açıklayana kadar heyecanlanmak yok. Zira tahmin edebileceğimizi zannetmiyorum.Spor medyasına zaten prim vermiyorum. İsmini vermek istemediğim bir gazetenein Galatasaray'ın Keita transferine Baca'lı Keita'nın Sevila da Kanute ilebir fotografını koydıgını da göz önünde bulundurunca beklemenin en iyisi olacağına karar kılıyorum. Zira Haldün Bey pası atacağı tarafa bakmıyor. Veya golü atacağı tarafa mü desek daha doğru olur? Daha havalı hale getirmek te mümkün

NO LOOK PASS or NO LOOK GOAL

1 Temmuz 2009

BAŞKA TÜRLÜ....

Bazı futblocular vardır, başka türlü seversiniz onu. Rakip takıma transfer olsa bile azalmaz duyduğunuz sempati.Hatta tuttuğunuz takıma gol atsa bile kızamazssınız ona. Atacaksa da o atsın dersiniz. Kimseyle karşılaştırmak istemezssiniz. En iyisi kim tartışmalarının içine sokmak istemezssiniz. Mutlaka çok iyi oyunculardır ama. Belki en iyisidir belki de değildir. Önemli de değildir zaten . Siz onu en iyisi olduğu için sevmezssiniz çünkü.Başka türlü seversiniz.O tümşartlar altında aynıdır sizin için. Ve onun fenomen yapan özeliikleri 90 dakikaya sığmaz.

Gazza gibi aykırı olurlar bazen. Bazen Cantona kantona kadar hırçın. Bazende BEYEFENDİ olurlar. Takdire şayan bütün meziyetlerine rağmen zayıflamayan karaktrleri en belirgin özellikleri olur.

Benim futbol fenomenim Zinedin Zidane dır. Maradonaya yetişemedim malesef ve Pelenin de abartıldığı kadar büyük bir futbolcu olduğunu düşünmem.Bu günün futbol kalitesinde olsa olsa Robinho kadar futbolcu olurdu diye düşünürüm hep. Benim yetişebildiğim en büyük futbolcudur Zidane. Hem futbolcu olarak, hem lider olarak, hem de ADAM olarak. Son maçında materazzi'ye attığı kafayı bile yakıştırmışımdır kendisine (matterazziyi özellikle küçük yazıyorum:) ) hiç bozmadı kendini. Euro 96 da sonra sırtına aldığı, Fransa Milli Takımı ile birlikte, 98 Dünya Kupası, 2000 Avrupa şampiyonası, ve Final olarak 2006 Dünya kupasında yaşattıkları Futbolunun büyüklüğündensede. juve de 21 numayı ile Real de 5 numarayı efsaneleştirmesi sadece çok iyi futbolcu olmasından ibaret değildi.

Ve Kaka... Karedeki diğer isim. İmza törenini 40 bin kişi izlemiş. Büyük ihtimalle Ronaldonun'kini daha fazla kişi izler. Zira transfer ücretleri arasında dahi dünya kadar fark var. Bir çokları Ronaldo'nun daha iyi bir futbolcu olduğunu idda edebilir. Haklıda olabilirler. Ben karşılaştırmayı dahi düşünmem. Hatta elimde olsa, Ronaldo'yu, Kaka gibi temiz bir ADAM ın olduğu bir takıma sokmam bile. Benim Zidane dan sonra ki dönemde bir numaralı yıldızım Kaka dır çok iyi futbolcudur. herşeyden önce Selefi gibi beyefendidir ve adamdır. Keşke 5 numarayı giyseydi. (en azından 10 giyseydi ki Ronaldodan daha çok yakışırdı (kişisel değildir)) Önümüzdeki seneden itibaren 8 numarayı giyecekmiş. Umarım Kariyeri de Zidane kadar başarılıolur.

Son olarak da Kaka ve Zidane'ın ortak yaptıkları tek hataları. Real Madride transfer olamsıdır. Zira benim gibi bir Barca sempatizanına ayıp ettikleri aşikardır.Ronaldo(orjinali) ve Figo diger hastası olduğum adamlardı ki onlar Barcada da estirdikleri fırtınadan sonra Rael'e gidip beni delirtmişlerdi. Ama hiçbir zaman Nou Camp daki kada başarılı olamadılar.

Yada ben kendimi kandırıyorum.