30 Ağustos 2009

SİYAHHHH !!!!!!....


Cuma gecesi, Dolmabahçede 95 gün sonra takımını ilk kez evinde ağırlayan taraftarı hariç, Beşiktaş için her şey siyahtı. Delgado'nun sözleşmesinin dondurulmasıın ardından gerçekleştirilen Tabata transferi, İnönüde sezonu karşılamanın vereceği keyfi kaçırmaya yetmesede, Bir taraftarın açtığı "Kombineyi Tabata için almadım" dövizi; BJK taraftarının bu sene girdiği piskolojinin ufak çaplı göstergesi gibiydi. Herşeye rağmen Cuma akşamı Beşiktaş seyircisi bir harikaydı.



Tabata'dan başlayalım. Tabata'ya verilen 8 Milyon Euro'luk bonservis bedelinden. Delgado'nun sözleşmesinin dondurulacağı zaten belliydi. Dondurulamasa bile her an dondurabilecekmş gibi, yerine alınacak bir oyuncuyla anlaşbilmesi için BJK li yöneticilerin önünde uzun bir zaman dilimi vardı. Zaten maç sonunda Antep teknik direktörünün söyledikleri de, Mustafa Denizlinin üç günlük süre bahanesini yalanlar gibiydi. Portekiz'liye göre bu uzun zamandır beklenen bir transerdi.

Tabata ülkemiz şartlarında, iyi bir oyuncudur. Teknik kapasitesi yüksek, dikine oynayabilen, kısacası kadronuzda bulumasını isteyeceğiniz bir oyuncu, BJK nin de böyle bir futbolcu almasına kimse bir şey demez. Ama bahsi geçen para akıl karı değil. Aldığınız oyuncu artık 30una merdiven dayamış, Türk pasaportu olmayan bir oyuncu, üstelik tirübünleri heyecanlandıracak bir oyuncu da değil. Verirsin 2 milyon alırsın Tabata'yı. Beşiktaş gibi bir takım için iyi bir alternatif olur. Rakiplerinin Elano, Anders Santos'u aldığı bir piyasada Tabata'yı yıldız diye getirirsen, Hemde Keita, Elano fiyatına; Mali porblemler bir tarafa, mantelite problemi yaşarsın. Kime açıklayabilirsin (mantık çerçevesinde) Elano fiyatına Tabatâ'yı getirdiğinizi. Hemde 10 değil 10.5 numara aradığınız bir dönemde (10 numara merakına geri döneriz) Hemde Başkanın C.Ronaldo' yu gölgede bırakacak oyuncu alacağını idda ettiği dönemde. Sergen'in 10 numara olduğu bir Dünya'da Tabata 10.5 midir ayrı bir tartışma konusu. Boca'nın Riquelme için 6 milyon euro istediği biliniyor. Bu gün cebinzde 8 milyon euro ile Güney Amerikadan 4 Tane getirirsiniz.

Tekrar etmek gerekirse, Tabat iyi bir oyuncudur (2 milyon verildiğinde) ama Beşiktaş onun son durağıdır. Delgado ile yapılan sözleşme dondurma işlemi dei manası sözleşmenin feshidir. Bundan sonra Delgadoyu Beşiktaş da göreceğimizi sanmam) düşünüldüğünde Delgado'ya verilecek para+ Delgado'nun boşa giden bonservis bedeli 5 milyo euro + Tabata'nın astronomik bonservis bedeli 8 milyon euro. İşte tabata'nın bedeli. Muhtemelen kontratı sonunda futbola nokta koyacak, forma satışları patlama yapmayacak ve tirübünleri dolduramayacak bir oyuncuya ödenen bedel. Hayırlı olsun....

Gelelim futbola, Gaziantep maçı özelnde bakacak olursak siyah-beyaz'lıların direnci önceki maçlara nisbetle artmış görünüyor. Zira Antep'e karşı oyunun büyük bölümünde topun sahibiydi Beşiktaş. Ama hcum sıkıntısı hala sürüyor. Takmın kanatları hala işlemiyor. İsmail ve Ekrem gibi hücum gücü yüksek iki genç bekin olduğu bir takımda, kanat organizsasyonlarına katılabilecek bir hcum oyucusu olmaması üzücü. Haftalardır Beşiktaş'da sıfıra inip orta yapan olmadı. Oynunu sahanın ortasında sıkıştırıp duruyorlar. Defanstan şişirdiği toplarla 1.70 lik Nihat'ın gol pozisyonuna girmesini izliyorlar. Ben kişisel olarak Nihat'ın futbolundan zevk almam, ama Nihat'ın iyi futbolunu da tartışmam. İspanya'da yaptıklarını takfir etmemek en iyi tabirle saçmalamak olur. Ama Nihat'ın Beşiktaş'da zor gnler yaşayacağını ve zarar göreceğini en başından beri söyledim. Hatta bunun bir adım ötesinde de Nihat'ın, Beşiktaş'ın elinde ki pimi çekilmiş bomba gibi olduğunu da söyledim. Zira Nihat bekleneni veremediği her maçta biraz daha kendini ıspatlamaya çalışacak ve her maç biraz daha bozulacak biraz daha sinirlenecek, ve kulübeye çekildiği gün ise sonun başlangıcı olacak. Tabi ki beşiktaş böyle giderse. 3. hafta değerlendirmesinde bahsettiğimi konuya geri dönecek olursak, kısaca Nihat'ı bu Beşiktaş'da değerlendirmek yanlış. İmkan olsada kanadı işleyen bi takımda mesela, Fenerbahçede veya Galatasaray'da bir kaç maç oynatma şansımız olsaydı o zaman Nihat in herşeyin çok farklı olacağını görebilirdik.

Beşiltaş'ın en sorunsuz bölgeşi savunması gibi görünüyor. Toraman'ın da takıma katılmasıyla tam anlamıyla savunma kurgusu yerleşecek beşiktaşın. Hatta Sivvok'u geçen sene olduğu gibi önde bile görebiliriz.Bugne kadar çok etkili bir görünüm sergilemedi çünkü fink. Hatta Beşiktaş Cisse'yi çok arayacak gibi geliyor bana, Cisse bence Ernst geldikten sonra Beşiktaş'ın hücum gücn arttıran en önemli oyuncu konumundaydı. Şu anda Beşiktaş'a ortashada santraforla pas alverişine girip oyunu kanatlara açacak bir ortasaha ( Ayhan Akman tarzı) ve sağlam kanat organizasyonları yapabilecek bir hücum hattı lazım, Tabata ortasahadaki problemi çözebilir mi ? zaman gösterecek,

Belki Tabata'nın gelmesiyle, Tello'yu orta sahada serbest oynatmaktansa sol açıka çekmek işe yarayabilir.

29 Ağustos 2009

5 TE 5

-İyi akşamlar. 5 te 5 e hoş geliniz.

-Hoş Bulduk.

-Umarız iyi bir yarışma çıkarır ve Play Station'u kazanırsınız.

-İnşallah.

-Hazırsanız başlayalım.

-Hazırım.

-Öyleyse ilk sorunuz geliyor. 2008-2009 sezonu La Liga şampiyonu olan takım hangisidir?

A) Real Madrid B) Barcelona C ) Sevilla D) Valencia

- Cevap veriyorum Barcelona.

-Doğru cevap. kolaybir soruydu sanırım.

- Evet.

- İkinci sorunuz geliyor. 2008- 2009 İspanya Kral Kupası Şampiyonu kimdir?

A) Atletico Madrid B) Real Madrid C) Barcelona D) Villareal

- C şıkkı Barcelona

- Tebrik ediyorum 2. soruyada doğru cevap verdiniz.

-Üçüncü soruya geçiyorum. 2009 Şampiyonlar Ligi Şampiyonu kimdir?

A) Barcelona B) İnter C) Manchester United d) Chelsea

- A Barcelona

-Tebrkler bunuda bildniz.

- 4. Sorunuz geliyor. 2009 İspanya Süper Kuspası sahibi hangi takımdır ?

A) Sevilla B) Real Madrid C) Deportivo D) Barcelona

-Cevap veriyorum d şıkkı Barcelona.

-Tebrikler bu soruyuda bildiniz ve Finaldesiniz.

Teşekkür ederim.

Evet Final sorunuz geliyor. 2009 Avrupa Süper Kupa Şampiyonu hangi takımdır.

A) Shaktar B) Bayern Münih C) Zenit D) Barcelona

- Cevap veriyorum. D Barcelona.

-Tebrikler Bizden Playstation 3 kazandınız.

- Oley beeaaaa.

-Tebrikler 5 te 5 yaptınız. Pardon İsminiz neydi ?

- Joseph. Siz kısaca Pep diyebilirsiniz.

27 Ağustos 2009

OKAY KARACAN ZAMANI


İnternette gazeteleri dolaşırken farkettim. Meğer Okay Karacan, Zaman gazetesine transfer olmuş. Bu gün ikinci yazısı yayınlanmış. Zaman gazetesi bana göre spor sayfasına yılın transferini ypmış.NTV' den ayrıldıktan sonra bir türlü aradığını bulamamış gbiydi zaten Karacan. Ve en son Kanal 24'ün spor müdürlüğü görevini yürütüyordu. (Hafızam beni yanıltmıyorsa) Umarım bukez her şey gönlünce olur.

Ve umarım birgün yeniden Premier Lig'i onun anlatımıyla dinleme şansını yakalarız.

Bu, bugünki yazısı
http://zaman.com.tr/yazar.do?yazino=885167&title=topu-oyuna-sokmak

Bu da ilk yazısı

http://zaman.com.tr/yazar.do?yazino=884033

25 Ağustos 2009

TSL 3. HAFTA

Türkcell Süper Lig 3. haftasına da sürprizlerle başladı.

Beşiktaş Gençlerbirliği

Haftanın açılış maçında, Ankara deplasmannda Gençlerbirliğ ile karşılaşan Beşiktaş, taraftarlarına bir hayal kırıklığı daha yaşattı.

Mehmet Demirkol'un BJK' ın futbolu için yaptığı tesbiti doğrular gibiydi adeta, siyah beyazlılar sahada. "Sahayı dikine 3 parçaya bölerseniz, Beşiktaş'ın kullanabildiği bölüm, sadece ortadaki 1/3 lük bölüm". Gerçekten öyle. Beşiktaş gibi bir takımın hiç mi kanat organizasyonu olmaz ? Anlamak zor. Kabaksa yine Nihat'ın başına patlayacak gibi.



Evet Nihat henüz hazır değil. Ve bu gayet normal. Ama Nihat hazır olsa da değişen bir şey olmayacak. Zira bu takım Nihat'ın oynayacağı takım değil. Sahanın orta bölgesinde, bu kadar sıkışmış bir takımın oyuncusu olmadı Nihat Kahveci hiç bir zaman. Bir tarafta Galatasaray var. Sahanın her yönünü tam kapasite kullanıyor. Sağda Keita (alternatifi Aydın) Solda Arda (alternatifi Kewell) ortada Elano (Bilmem alternatife gerek varmı). Fenerbahçe desen Alex, Emre,Kazım,Anders Santos ile devamlı hücumu besliyor. Beşiktaşta ise sadece Tello var hücumu besleye bilecek, onunda mevkisi belli değil. (İyi oyuncudur yanlış anlaşılmasın) Bir de Yusuf var oda hazır değil.

Nihat Kahveci'den İspanya'da ki performansını bekliyorsanız eğer, bu takımda biraz zor.

Biraz da Gençlerbirliğine değinmek lazım. Geçtiğimiz haftanın en iyi Anadolu ekibiydi diyebiirim. Özellikle yeni aldıkları İsveç'li oyuncu, bu sezonun Tabata'sı olmaya aday. Bir kaç yıl önce Trabzonspor'un çok isteyipde bir türlü getiremediği, Ardından Cavcav'ın kırmızısiyah formayı giydirdiği Carlos Cahe ise her geçen gün daha etkili olacağa benziyor. Yeni hocasıyla direnci'nin de arttığı göründü. Ankara ekibi maçın ikinci yarısında adeta BJK'ı kendi yarı sahasına hapsetti ama golü bulamadı. Ve maç başladığı gibi sıfır sıfır bitti.


Galatasaray - Kayserispor

Ben dahil bir çok futbol severe göre Galatasaray'ın ilk gerçek sınavı olacaktı Kayserispor maçı. Zira şuana kadar gerçek anlamda savunma yapabilen bir takımla karşılaşmamıştı sarı kırmızılar. Maça beklenen tempoda başlayamayan Galatasaray. Bir kez daha duran top organizasyonundan, bu kez Baros'un attığı golle bir sıfır öne geçti. Baros'a ayrı bir parantez açmak lazım. Geçen sezon Lincoln'ün ceza sahası etrafında topu çok çabuk kullanması sonucunda girdiği verkaçlarda, birçok gol pozisyonuna giriyor, birçok gol atıyor, bir okadar da attırıyordu Milan Baros. Evet karaktersiz bir adamdı, Galatasaray'a yakışmıyordu ama geçtiğimiz sezon galatasaray'ın bütün hücum organizasyonlarında kilidi açan adamdı Cassio Licoln. Bu sene Arda oynuyor o pozisyonda ve Orta sahaya yakın oynamaya çalışıyor. Gerçi Elano tam anlamıyla takıma girince işler nasıl değişir bilmem ama Baros'u zor günler bekliyor. Zira artık yakınlarında tek top yapmaktan pekde hoşlanmayan ve ceza sahası yakınlarında dolaşmaktansa oyunun içinde olmayı seven adamlarla oynuyorve geçen seneki rahat pozisyonları bulamıyor. Açıkca görülüyor ki stres yapıyor. Yine de müthiş zorluyor rakip savunmaları bu bakımdan attığı iki gol ilaç gibi gelecektir. Taraftarında gol atsın atmasın verdiği destek, oynadığı oyunun ve yaptığı mücadelenin görüldüğünün resmidir.geçtiğimiz sezon Ligin, Lincoln'lu ilk yarısında 15 gol atan Baros ikinci yarısında ise sadece 5 gol atabilmişti. Bu konuya ayrı bir postta terar değinelim ve maça dönelim. Kayserispor'un kullandığı köşe atışında Galatasaray savunması Makakula'yı durduramayınca Kayserş eşitliği yakaladı. 5 dakika sonra Galatasaray'ın kullandığı köşe atışında bukez Kayserispor savunması Makakula'yı durduramayınca Galatasaray skoru 2-1 e gtirdi. Ve ilk yarı Galataaray 'ın 2-1 lik üstünlüğü le sona erdi. İkinci yarıda Neskens ve kondüsyonerlerin farkı bir kez daha ortaya çıktı. İlk yarıda bekleneni veremeyen Keita'nın yerine Elano oyuna grince Galatasaray'lıları yeni bir heyecan kapladı. Sagolsun Elano'da taraftarın heyecanını karşılıksız bırakmadı. 63. dakikada sol ayağıyla gelişne öyle bir şut attı ki Hamido'nun yapabileceği hiç bir şey yoktu. (Tabi ki Gürcan Bilg'in de. Keita dan sonra Elano da bloggerlara pası vermişti ve Gürcan Bilgiç birkez daha bloggerların hedefi olmuştu.)


Kalan dakikalar GS' ın zorlaması ve Kayseri'nin Yalancı koşularıyla geçti.90. dakikada Atılan golde topun Arda'ya gelmeden önce nekadar dolastığına dikkat ettiyseniz Kayserispor'un eski azminden eser kalmadığını anlamışsınızdır zaten. Ve 90. dakikada klasik Arda Turan çalımları ve Baros'a alda moral bul dercesineverdiğigol pası skoru belirleri. 4-1 tarife değişmedi.


Kayseri de beklenen rakip olmadı. Galatasaray'ı gerçek anlamda görmek için 5. haftayı beklemek gerek sanırım.



Diyarbakırspor - Fenerbahçe


Diyarbakır malesef bir kez daha istenmeyen olayların başkenti oldu. Maçsonu Aziz Yıldırım'on son derece akılcıve sağduyulu konuşması takdire ayandı Bir gazetecini "Efendim burada Galatasaray'lılar çok bu yüzden çıkmış olabilir mi bu olaylar?" sorusu
ise insanı çıldırtacak cinsten (Şakayla karışık Yıldırımın "Bu takımlar (üç büykler ) burada büyük ihtimalle kazanır " sözleri ise Bir zmanlar Mustafa Denzli'yi gönderen FB Diyarbakırspor'un Lorant'a "Bizimle geldin. Bizimle gidersin" pankartları eşliğinde aldığı galibiyet sonrası Lorant'ı da göndermesini getirdi aklıma.) Aziz Yıldırımı tekrar tebrik ediyorum.

Gelelim maça. Ziya Doğan gerçekten çok iy bir takım kurmuş. Maça üstün başlayan takım Diyarbakırspordu. Mendonza ve Tazameta ile bir anda rakip orta sahayı geçebiliyorlar. Zira attıkları ilk golde bunun bir göstergesi idi ve maçın başından beri oynanan oyun baz alındığında hiçte sürpriz sayılmazdı. Lugano'nun hazır olmayışınında golde etkisi büyüktü. Golden bir kaç daika sonra yine Lugano'nun savunmada ağır kalması sonucu net bir gol posizyonu bulan Diyarbakırın bu atağı hakem tarafından kaldırılan yanlış bir ofsayt bayrağı ile kesildi. Yine bir kaç dakika sonra Mendonza cezassahasının sağında alıdığı topa sol ayağıyla yaptığı ser vuruş direkten döndü ve tazametann ayağında kladı. Tazameta önce şık bir çalımla rakibinden sıyrıldı ve plase gönderdi. Volkan' ı ters köşeye yatıran bu topu Gökhan gönül çizgiden çıkardı ve bu maçın dönüm noktasıydı. Ve fenerbahçe kendine geldi. Gökhan gönülle başlayan atakta Sarı Lacivertliler Barcelona'yı aratmayacak bir gol attılar. sırasıyla Carlos, Semih,Carlos,Emre,Carlos, Guiza, Emre ve Gökhan Gönülün müthiş aşırtması. Belki Elano'nun golü haftanın golü seçilecek ama Fenerbahçe'nin golü Futbol okullarında okutulması gereken bir restal gibiydi. İlk yarı böyle bitince ikinci yarı da Tıpk Galatasaray'daolduğu gibi kondüsyon devreye girdi. Gökhan Gönül ile birlikte (Arda' dan sonra bu ülkenin en iyi ikinci yerli oyuncusudur bana göre) Emre ve Kazım'ın da vites arttırmasıya birikte, Fenerbahce kolay bir maç kazandı. 3-1

Ertuğrul Sağlam'ın Bursaspor'u 3 haftada 6 ouan yapmayı bildi Ankaragücü karşısında kötü futbola rağmen Ömer Erdoğan'ın golyle 1-o kazanan Timsahlar UEFA hedefinden şaşmayacak gibi. Ankarasporla birlşmesi gndemde olan Ankaragücü'nü ise zor günler bekliyor.

Sezonun Bursaspor gibi iki iddalı takımı Eskişehirspor ve İBB de İstanbulda Golsüz Bereaberlikle ayrıldı. Bu arada Ümit Karan'ın gol atacağı günü bizde sabırsızlıkla bekliyoruz.

Gaziantepspor Ankaraspor.
85.dakikada beraberliği yakalayan Antep, Fenerbahce'nin ilk golünü aratmayan bir gol attı.

Antalyaspor geçen sezon Mehmet Özdilek'in gelmesiyle beraber yakaladığı çıkışı sürdürüyor. Ligin bir numaralı düşme adayı Kasımpaşayı zorlanmadan geçen Antalya'da Veyselin sttğiı gol Kasımpaşa'nın durumunundabir göstergesi gibiydi.


Bir de Trabzospor var tabi. Bahsetmeye bile gerek yok...

24 Ağustos 2009

NİHAYET ( Melis Mey )

Berlin'den ilk mutlu haber Karin Melis Mey'den geldi. Bayanlar uzun atlamada sürpriz bir şekilde 3. olan Güney Afrkia asılı sporcumuz sayesinde nihayet Türk Bayrağı pistde göründü.

21 Ağustos 2009

NEDEN ARAGONES OLABİLİR Mİ ?

İlk önce Roberto Carlos ' un Kadıköy ' deki Honved maçında henüz 11. dakikada attığı frikik golünde sol arka adalesi yırtıldı.

Daha sonra ligdeki Sivas maçının 8. dakikasında bu kez Alex ' in sol arka adalesi yırtıldı.


Ve en son dün oynanan Sion maçının 28. dakikasında Deniz Barış sol arka adalesinden sakatlandı.

Bu sakatlıklardan sonra bütün medya bu sakatlıkların nedenini aramaya başladı ve Roland Koch un antreman sistemini sorgulamaya başladı.Daum ' da Sion maçından sonra yaptığı basın toplantısında 25 yıllık antrenörlük hayatında ilk defa bu kadar adale sakatlığıyla karşılaştığını söyledi.Takımı yeniden kan testine sokacağını ve futbolcuların dişlerini kontrol ettireceğini söyledi ne alaka diyenlerimiz için ise dişlerde oluşacak iltihabın doğrudan kasları etkilediğini söyleyelim.

Bence burada gözden kaçan bir konu var.Belki Daum da bunun farkında ama direkt olarak bunu basınla paylaşmaya çekiniyor.Çünkü Daum un sezonun ilk antremanlarından sonra takıma yaptığı kan testinden sonra bazı yöneticilere bu oyunculara ne olmuş , hepsi 3 sene de ileri gideceğine gerilemiş , fizik olarak bitmişler dediği bir iki gazetede yer almıştı.Geçen sene herkesin dikkatini çektiği gibi takım bütün maçlarda yavaş tempoda oynuyor , başardığı maçlarda ise sadece top dolaştırıyolardı.Çünkü eğer gücün yoksa istesende tempo yapamazsın ve ben geçen sene Fenerbahçe'nin içeride dışarıda hiçbir takıma karşı baskı kurduğunu hatırlamıyorum.

Fenerbahçe ' de olan bu sakatlıklarıda Aragones döneminde takımın çalışmamasına bağlıyorum.Bu dönemden sonra takımın başına gelen Daum'un ise Aragones'in aksine toplu oyunun yanısıra topsuz oyundada rakibi ısıran (Aziz Yıldırım'ın deyimiyle öpen :) ) oyun anlayışıyla 90 dakika mücadele etmesini benimsemiştir.Bu anlayış ve sistem Fenerbahçe'de uzun zamandır hamlaşmış adalelerde sakatlıklar çıkmasını sağlamıştır.Buradan belki Daum u da eleştirebiliriz ama takımının Avrupa ligi mücadelesine erken başlayacak olması ve hantallaşmış kasları tekrar eski gücüne getirmesi için belki de bu yüklemeyi yapmaktan başka çaresi yoktu.

BJK İbrahimleri Üçledi (Yeniden)


İbrahim Kaş Beşiktaş'a geri dönmüş. Mecburi bir dönüş olmuştur İbrahim için hiç şüphesiz. Zira umduğunu bulamadı La Liga'da. Birde küme düştü takımı yetmezmiş gibi. Muhtemelen çok ses getirmeyecektir bu transfer futbol camiasında. En azından Demirören'in C.Ronaldo'yu gölgede bırakacak transferi değildir. Yine de iyi bir transfer yaptığını söylemeden geçmemeliyiz Beşiktaş'ın. Takım savunması oturmş tek takım olmasına rağmen, o bölgede kadro derinliği olmadığından bahsetmiştik sıklıkla. Şimdi hem tandemde hem bekde oynayabilecek, Türk pasaportlu, takıma yabancı olmayan, genç bir oyuncu takviye edildi oraya. Savunma hattı biraz daha derinleşti.

Geçtiğimiz sezon başında İki İbrahim arasında çıkan kava yüzünden çok başı ağrımış, sorunun çözümüyle birlikte de 2 kupa gelmişti. İbolar üç oldu. Haydi hayırlı olsun

4/2 Geçmez


Dün Akşam UEFA Avrupa Ligi Playoff turunda 4 takımımız temsil etti Türkiye'yi.

Fenerbahçe ve Galatasaray kendilerine oranla zayıf takımlarla oynadılar. Kazanmaları süpriz değildi. Sivas, son UEFA Şampiyonuna kaybettiği için başarısız sayılamaz. Trabzonspor ise kendi dişine göre rakibi olan tek takımdı. Trabzonspor cephesinde nedenini anlayamadığım, turu kolay görme havası hasıl olsada, Karadeniz ekibinn işinin zor olduğunu vurguladım her fırsatta. Vel hasıl öyle oldu ve TS turu mucizelere bıraktı. Sivas'dan kimse Vize beklemiyordu zaten. Geriye kaldı Galatasaray ve Fenerbahçe. Bir de Şampiyonlar liginde Beşiktaş. Guruplara kalmadan 3 takıma düştük uluslar arası arenada.

Başkası ne düşünür bilmem ama UEFA Avrupa Ligi'ne en az 3 takımla katılmalıydık bu sene. Gerçi Şampiyonlar Ligine de iki takımla katılmalıydık ya, neyse.

Dün akşam 4 takımımızdan ikisi veda etti gibi. Bilanço 4/2=2 . İlk okulda Geçer. Üniversitede, Ya Sorunlu geçer, ya çana takılır. Ama UEFA Avrupa ligi playoff'unda sınıfta kalır.

BOLT'UNU ÇIKARDI 19.19

İnsanda biraz utnama olur yahuu!!!


Şaşırdınız mı ? Bu adamın yaptığı hiç bir şey beni şaşırtmıyor açıkcası. Bilim kurgu film gibi; Yarış başlamadan önce olabilecek herşeyi kabulleniyorsunuz.

Bu ne yaaaaa! Ayıptır kadrajda kimse yok.

Ağla bakalım ağla. Daha çoook ağlarsın :))))

Bundan sonra, bir insan bir olayı abarttığı zaman işin Bolt'unu çıkardı denilsin.

19 Ağustos 2009

Murat Hacıoğlu (Lİgimizin Demirbaşları)


1o Haziran 1979 Rize - Ardeşen doğumlu Murat Hacıoğlu, 1998-1999 sezonunda Şekerspor formasıyla profösyonelliğe adımını attı. 2001-2002 sezonunun ilkyarısına kadar 2. ligde top koşturan Hacıoğlu aynı sezonun ikinci yarısında Bursaspor'a transfer oldu. Bursada oynadığı 1.5 yılda çıktığı 45 lig maçında gösterdiği, 2 gol 8 asistlik performansın ardından Diyarbakırspor'a transfer oldu. Burada müthiş bir çıkış yakalayan Hacıoğlu Diyarbakırda geçirdiği 2 sezonda ligde oynadğı 66 maçta tam 22 gol ve 18 asist yaparak büyük kuküplerin gözdesi oldu. Trabzonspor'un ısrarlı tekliflerine rağmen, gözünü yükseklere diken Murat Hacıoğlu, Nobreli, Hoojdonk'lu Fenerbahce'ye transfer oldu.


Sezon öncesi kampının yıldızı olsada, sene içinde pek şans bulamadı. Devre arasında, takıma Anelka'nın da katılmasıyla Murat Hacıoğlu için yol görünüyordu. Sezonu Fenerbahçe'de tamamladı.(Fenerbahce ile 2004-2005 sezonunda lig şampiyonluğu yaşadı.) Fenerbahçe'de pek fazla şans bulamamasına karşın, 2004-2005 sezonunda oynadığı 18 lig maçında 5 gol, 7 asistik performans sergiledi. Sonraki sezon kiralık olarak Konyaspor 'a gönderildi.




Konya'da bir sezonda 33 lig maçında forma giyen Hacıoğlu 8 gol 3 asistlk perforansını ardından tekrar Fenerbahçe'ye döndü. 2007-2008 sezonunda birkez daha Konyaspor'un yolunu tuttu. 2008-2009 sezonunda ise iyi futbola rağmen kötü sonuçlar alan Kocaelispor'a transfer oldu.




Türkyen'nin en önemli sanayi şehirlerinden birinin takımı olmasına rağmen ekonomik sıkıntar içinde ligedevam eden körfez ekibi göğüs reklamı alamayınca, kendi satın aldı Kocaelispor'un göğüs reklamını. Ama Kocaeli düşmekten kurtulamadı.



Murat Hacıoğlu bugün 30 yaşında ve Denizlispor'da forma giyiyor. Denizli'nin şu ana kadar ki görüntüsü pek de iç açıcı değil. denizli düşer mi ? Kalır mı ? Bilinmez ama Murat Hacıoğlu bir kaç yıl daha süper ligde kalır.



Hangi takımda mı oynar ? Orasını bilemem

LİGİMİZİN DEMİRBAŞLARI


Çoğumuz 4 büyük takımın taraftarlarıyız Malesef !!!.
Şehrimiz ligde temsil ediiyor bile olsa, biz bu 4 takımdan birini tutmakta direniriz.
Genelimiz İstanbul takımlarını, bir kısmımız ise "Anadolu takımı nede olsa abi" diyerek Trabzonsporu destekleriz, canı gönlden.
Her yıl takımımızın yeni transferlerini bekleriz heyecanla. Takımımız şampiyonluğa oynayacaktır, hatta Avrupa'da bile başarılı olacaktır çünkü.
Bu yüzden en iyi yabancıları biz transfer etmeliyizdir, en iyi yerli oyuncularda yine bizim kulübümüzde oynmalıdır.

Her yıl bir sürü oyuncu gelir. Birokadarı da gider.
Sadece 4 byüklere değil Anadolu Ekiplerine de. Hatta bilhassa onlara.

Yabancı oyuncular, Türkiyeden sonra, genellikle farklı ülkelere yelken açsa da, yerli oyuncular için ufuklar okadar engin değildir.
Alacakları karşısılığında serbest kalırlar ve kendlerne yeni bir Anadolu Kulübü bulurlar.
Ya da ver elini Bank Asya.

Maçların başlamasıyla birlikte Anadolu kulüplerini de televizyonda görmeye başladık artık.
Ve aşağı yukarı her maçta "Aaaa bak bu adam buraya gelmiş."" Yahu bu daha önce nerede oynuyordu. " gibi cümleler kurmaya başladık yine.

Biz küçükken Kolibaly, Kona,Faruklar gezerdi o takım senin bu şehir benim. Şimdi ise başkaları.

Ben aklıma geldikçe yazmaya çalışıcam. Siz de aklınıza gelenleri bizle paylaşırsanız sevinirim.

Ben ilk olarak bu diziye başlamama sebep olan oyuncudan; Son Galatasaray maçında, Denizlispor forasıyla ilerken "Evet böyle bir ey yepmalı." dediğim oyuncudan başlayacağım. Murat Hacıoğlu

18 Ağustos 2009

Yapma İsinbayeva

Berlinde ilk büyük sürpriz. Sırıkla atlamada son yılların tartışmasız 1 numarası Yelena İsinbayeva 4.75 le başlamayı tercih ettiği dünkü yarışta 3 hakkında da başarısız olunca 0 çekti.

Aslına bakarsanız, Londra Grand Prix'inde yıllar sonra ilk defa geçilen İsinbayeva için, yarışların artık eskisi kadar kolay olmayacağını tahmin etmek hiç te zor değildi. Zira Pekin'de yaptığı 5.05 lik derecenin ardından, 4.80 i geçmekte zorlanır olmuştu Rus Atlet.

Herşeye rağmen Dünya Şampiyonası'nda işlerin farklı olacağını, Yelena'nın eskisi kadar kolay olmasa da, yeni bir rekor kıramayacak olsa da, altın madalyayı alacağını düşünüyordum. Sadece biraz daha çekişmeli geçecekti yarışma. Gerçi daha heyecanlı geçti. Zira İsinbayeva değil altın madalya almak, kürüsye bile çıkamadı.

Yarış sonunda ağlaması ise gerçekten üzücüydü.

Bu arada Yarışmayı Polonyalı Anna Rogowska (4.75) kazanırken ikinciliği Vatandaşı Monika Pyrek ile ABD'li Chelsea Johnson(4.65) paylaştı

17 Ağustos 2009

TSL 2. HAFTA


Hafta içi Ukrayna ile oynanan hazırlık maçı dolayısıyla, 2. hafta açılışını Cumartesi günü yapan TSL de En büyük sürpriz ilkmaçta yaşandı.

Trabzonspor - Diyarbakırspor

İlk haftanın formda takmı Trabzonspor, ligin toplama ekibi Diyarbakırspor karşısında adeta kayıpları oynadı. Gökha Ünal'ı maç gününde dahi 39 derece ateşle yatıran, Gabric'in Kadrodan çıkartılmasına sebep olan bağırsak enfeksyonu, Selçuk'u ise güçsüz düşürmüş ve kulbede oturmasına neden olmustu.(Tabi Ceyhun'un geçen Haftaki güzel oyunu da bu tercihi kolaylaştırdı.). Alanzinho'nun serumla çıktığı maçta Trabzonspor ilk yarıda, bir duran top organizasyonunda Giray'ın kafasından gelen gol hariç bir tek posizyonu dahi yoktu. Oyunun ikinci yarısına ise Diyarbakırspor hakimdi. Selçuk'un yokluğunda Tjikuzu'nun orta sahada yalnız kalması sonucu yaşanan top kayıpları, Engin'in mücadelesine rağmen ne yamaya çalıştığını anlamakta zorlandığım oyunu, Diyarbakır'ın ekmeğine yağ sürdü. Herkes Egemen'in 2. golde ki hatasına kilitlenmiş olsa da benim takıldığım nokta, ilk golde altı pasa atılan o topa vücudunu öne atarak yapmaya çalıştığı müdahale. Tamam 2. golde hatası büyük kabul ama Bu nasıl bir tercihtir arkadaş. Hakikaten anlamak zor. Bu arada Mendonza, Tazemeta ve Artık TSL'nin demir başları arasına giren ve en son maçını Geçen sene Şubat ayında Bank Asya'da oynamış Tolga'nın oyunlarından bahsetmeden de geçmemek lazım. Ve Tabi bu takımı bir haftada kuran Ziya Doğan'dan.

Galatasaray - Denizlispor

Rijkaard'ın 11 i şaşırttı, Elano'nun 18 kişilik kadroda olmaması ise içini burktu biraz Galatasaray taraftarının. Her oyuncu herzman hazır olmalı mesajı, her ne kadar riskli gibi görünse de,Uğur Uçar'ın, Sabri'nin yerine sahada olması okadar mutlu etti benim gibi düşünen Galatasaray taraftarlarını. Gerçi tirübünlerin Sabri için bu kalp seni unuturmu bestesine yapyıkları güfte, hiç de fena değildi. Yine görüldü ki Barış övülmeye gelmiyor. Ya da bazı gerçeklerin farkında değil. Kendini Kewell'la arda ile bir tutuyor heralde. Orta sahada aldığı bir topla iki kişinin arasından muhteşem bir çalımla sıyrılacağı sırada, nasıl oldu bilinmez, kaptırdığı top sonucu Denizli ilk golü atıtı. İlk yarının son dakikasında Kewell'ın penaltı golüyle skoru eşitleyen Galatasary, maçın ikinci yarısında zayıf rakibi karşısında ipleri tamamen eline aldı. İlk yarıda da GS'ın en etkili ismi olan Keita ikinci yarıda vites arttırınca Denizlispor solkanadı tamamen felç oldu. Kewell'ın kullandığı köşe atışında bomboş kalan Arda, kısa boyuna rağmen zıplamaya bile gerek duymadan yaptığı kafa vuruşu Baros'a çarpıp ağlara gidince, Denizlispor'un gardı iyice düştü. 3. gol öncesi Keita'nın mühiş hareketleri taraftarı iyice keyiflendirirken, atış öncesi yaşanan ufak çaplı kriz, kaptan tarafından çözldü ve Kewell birkez daha penaltıdan havalandırdı fileleri. 4. gol ise Keita'nın Baros'a vermek istediği gol pasına savunmanın ayak koyması sonucu geldi. Keita'nın golsonrası ben ne yapayım dercesine ellerni iki yana açması ise zaten keyiften 4 köşe olmuş Galatasaray taraftarına biraz daha eğlenmek için bahane oldu.

Peki Galatasaray çok mu iyi oynadı ? Hayır.

Fenerbahce - Sivas

Bilet fiyatları ve Yılan hikayesine dönen Lugano meselesinin gölgesinde başladı Fenerbahce Sivas mcadelesi. Lugano TSL seviyesinde çok iyibir oyuncu olsa da ben Figer'le beraber kovmasını beklerdim Aziz Yıldırım'ın Lugano'yu. Neyse

Tekrarından izledim maçı. Sivasspor iki maçta 0 puan almamak için tam 10 kişiyle savunma yaptı. Alex'in maçın henüz başında geçirdiği sakatlık zaten bilet'e dünya kadar para veren FB taraftarının yüzlerini ekşitse de, Emre Belözoğlu oynadığı futbolla aratmadı Alex'i. Cristan beni utandıracak gibi duruyor. Yavaş yavaş klasını ortaya koymaya başladı. Emre'nin İlk golden önce,ceza sahası dışından Semih Saygıner misali gönerdiği şut, iki direğe birden vurup çıkınıca Sivas'ın daha fazla dayanamayacağı gözle görünür hale geldi. Alex kenara gelirken yerine Deivid'in girmesi ise Semih'in yine yedek golcü sendromu yaşayacağının ıspatı gibiydi.
Kazım'ın golünde yine büyük pay sahibi Emre'ydi. Kornerden gelen gollle (Yine Emre) iyice rahatlayan FB taraftarına. Andres Santos'un "Madem bukadar para verdiniz, size hediyem olsun" dercesine kaydettiği müthiş solo gol, Kadıköy'ü dolduran binlerce Fenerbahçe'liyi ziyadesiyle memnun etti. Gökhan Gönül'ün performansına ayrıca değinmek lazım. Bir sonraki postda


Bana göre haftanın maçı Bursaspor - Eskişehirspor maçıydı. Youla'nın 2 golüyle 2-0 öne geçen Es-Es Ömer Erdoğan ve Sercan Yıldrım'ın iki golüne engel olamadı (Secan'ın gol öncesi kontrol yine muhteşemdi.) 72. dakikada Mehmet Yılmaz'ın girdiği verkaçta kendisinden beklenenin çok üzerinde bir sratle savunmanın arasına dalarakbıraktığı plase gol, sezonun heyecan veren iki takımı arasındaki maçın sonucunu belirliyordu. Eskişehir 3 Bursaspor 2

Hikmet Karaman'ın ekibi Ankaragücü-Manisaspor karşısında beraberliği 90. dakikada Vassel'in ayağından bulduğu goolle kurtarırken. Gençlerbirliği - Ankaraspor ve Gaziantepspor - Kayserispor maçları da aynı skorla bitiyordu. Ligin güçsüz ekiplerinden Kasımpaşaspor ise Abdullah Avcı'nın İBB si karşısında seyircisiz oynanan maçta tartışöalı bir penaltıdan attığı golle skoru ancak 3-1 e getirebiliyordu.


Beşiktaş mı ? O bugün.

ALAYINA İSYAN 2


Blogumuzun ilk postuydu ALAYINA İSYAN.

İspanya'da duble yapan Barça'nIn, Süper Kupa'daki rakibi, Kral kupası finalini oynadığı A.Bilbao idi birkez daha.

Barça, Estadio Campo San Mames'te, Marcos'un attığı golle ilk yarıyı1-0 geride kapatsa da, İkinci yarıda Xavi ve Pedro'nun attıkları gollerle maçı 2-1 önde bitirmeyi başardı.

Rövanş Camp Nou'da. Ne zaman ben de biliyorum.

9.58 Mi ????


Bu adam hakikaten çıldırmış. 9.58 mi ? Gerçekten inanılmaz. Sanırım Bolt geçtiğimiz günlerde idda ettiği gibi rekoru 9.40 a çekecek ve dnya duracak. Londra'da bizi müthiş bir heyecean bekliyor.

Tabi ki, kısa süreli bir heyecan.


16 Ağustos 2009

RIDVAN HOCAM NE OLUR?














Vallahi Hoca hepsini bilmiş.

CANIN SAĞOLSUN

Çok üzüldük dün akşam. Trabzonspor - Diyarbakırspor maçnının devre arsıydı. TRT yi açma vakti gelmişti. Zira Dünya Atletizim Şampyonası bayanlar 10 bin Metre Finali vardı. Ve Elvan yarışacaktı.

Yarışın bana göre mutlak favorisi, otoritelere göre favorilerinden biri olan Elvan, malesef yarışın 7000. meteresi civarında, yarıda bırakmak zorunda kaldı. Aşil tendonunda sorun olduğu belirtilen Elvan'ın, 5000 metrede yarışması da zor görünüyor.

Canın sağolsun Elvan. Gerekrse 5000 metrede de yarışma. Sen bu ülkenin baş tacısın.

Bu ülke, Amerika'da aylarca kocasıyla kamp yapıp, sonrasında doping testi için kan örnegi vermeyen ve suçu kendisine sahip çıkmadığını idda ederek, federasyona ve Spor Bakanlığına atan, rüzgar kızları da gördü.

14 Ağustos 2009

İyi Başladık

LONDRA - İngiltere'de düzenlenen GameOn Basketbol Turnuvası'nda A Milli Basketbol Takımımız, İsrail'i 85-69 mağlup etti.

Eh başlangıç için fena değil.

Bobo St. Ettienn'de

Gökhan faydalı olur. Bobo'nun da adı güzel.
(Sergen Yalçın)

Bir türlü beğendiremedi kendini. Neredeyse bütün ciddi maçlarda gol attı ama, bir Nobre kadar göze giremedi. Bana göre BJK kadrosunda hedef santrafor olarak oynayabilecek bir numaralı oyuncuyu satmıştır.

Beşiktaş şimdi Bobo kaitesinde br oyuncu bulmak için Bobo'dan kazanacakları paranın çok daha fazlasını harcayacak(Bulabileceklerini var sayarsak) . Büyk ihtimalle de camia Demirören'e biraz daha borçlanacak.

Tabi Demirören kalmak istemeyen oyuncuyu tutamayız diyerek, haklı çıkacaktır. Oyuncunun neden gitmek istediğini düşünmeden.

ÜMİTLER TÜKENMESİN

Ümit Özat, dün antremanda fenalaşmış. 10 dakika kadar kendine gelememiş.

Ümt Özat'ın profösyonellliğini anlatmak için ayrı bir post gerekir.

Gerçi beni, Türk antrenörlüğü adına çok ÜMİTlendiren düşüncelerin vardı. Hatta bir çok arkaadışma 5 sene sonra Türk futbolunun bir numaralı hocası olacağını söylemiştim.

Ama Gel Yapma!!!

Hiç Bir şey canından önemli değil.

Gel çek sen de koltuğunu NTVSPOR a. Bu ülkede senin kadar iyi analiz yapabilecek kaç yorumcu var.

Gel yeni Rıdvan Dilmen ol.(hem Avrupa futbolunu da takib ediyorsun.)

Boş ver. Senin yarın kadar futbolu bilmeyen, Senin yarın kadar adam olmayanlar götürüyor parayı.

Gel Hala ÜMİT varken vazgeç.

13 Ağustos 2009

STADYUMDA...

Alttaki adam Maradona

Görüntü, Dünya Kupası Finali'nden değil. Dünya Kupası ön elemesinden de değil.

Arjantin ile Rusya arasında, Rusya'da oynanan dostluk maçında, Arjantin 3-1 öne geçiyor. Maradona'nın üstündeki kişi ise Arjantin'in üçüncü golnü atan oyuncu, Jesus Datolo.

Maradona gol sevincini de, hayatının tamamında olduğu gibi, uç noktalarda yaşıyor

Daha geçen gün, oyuncularımızla baba oğul gibiyiz demişti. Yine de, herkesin içinde bu kadar rahat olamamakta fayda var.

İnsan oğluyuz sonuçta, aklımıza bin türlü şey geliyor :))

Bu arada Arjantin maçı 3-2 kazandı.

Ayıboğan'ın İntikamı

Yıl 2005 Servet Kadıköyde Mailan formasıyla Fenrbahçeye 3,Ukrayna Milli Takımı formasıyla Türkiye'ye 2 gol atar. İki maçta da karşısında aynı futbolcu vardır. Peşinden koşmaya çalışan,yakalamak için taklalar atan ama yine de başaramayan. Ve yenilen her golden sonra çaresisce burnunu karıştıran bir adam. Servet Çetin.

O zamanlar Dünya'nın 1 numaralı santraforu olarak gösterlen Shevchenko, çocuklarının eğitiminini düşünmek zorundadır ve Milan'la yolları ayırarak Londran'nın yolunu tutar. (Sheva çocuklarının geleceğini düşünmek zorundadır. Çocuklarını Milano gibi az gelişmiş bir şehirde yetişmesini istemez. Chelsea'dan alacağı haftalık 140.000 siterlinin bu transferde en ufak br rolü yoktur. :))) )

Malum maçlardan sonra, nerede Servet denilse orada Sheva denilir olmustu. Servet'in zaten sorgulanan futbolculuk nitelkleri bu maçla taban yapmış ve ilerleyen dönemlerde Servet Çetin, Sivasspor'un yolunu tutmuştu.

Ama hçbirşey beklendiği gibi gitmedi. Morunho'nun rotasyonunda bir türlü istediğini bulamayan Sheva, Abrahamovi'den torpilli olmakla itham edildi. Hatta abrahamovic'in evcil köpeği bile denildi Ukraynalı'ya. Sonraki iki tam anlamıyla hayal kırıkılığıydı hem Sheva hem futbol severler için. Nihayet kiralıkda olsa tekrar Milan'a dönen Shevchenko burada da istediğini bulamadı. Pato ve İnzaghi'nin arkasından 3. santrafor olarak geçirdiği bir yılın ardından Chelsea'ya geridönmek zorunda kaldı. Londra ekibi ise kendisini kadroda düşünediklerini beliritiyor ve kendisine bir kulüp bulmassını öneriyordu. Ve bir zamanlar Milanın elinde tutmak için kırk takla attığı,Major liglerin en büyük kuluplerinin peşinden koştuğu Andrey Shevchenko, sahipsiz bir çocuk gibi kapı önünde kalıyordu.

Diğer tarafta ise Servet, Sivas'da yeniden doğuyor, adeta bamaşka bir oyuncu haline geliyordu.
Önce Milli Takımda tekrar kendine yer bulan Servet, Sivas'da geçirrdiği bir senenin ardından Galatasary'a transfer oluyor. Önce Galatasaray taraftarının (BEN DAHİL) burun kıvırmasına maruz kalsada, ksa sürede sarı-krmızı renklerin Ayı Boğan lakaplı yeni maskotu olmayı başrıyor, Ve aynı sene gelen şampiyonluktaki en büyük pay sahiplerinden biri oluyordu. Euro 2008 de sakatlıklara meydan okuyan adam olarak (bu konuda hala itirazlarım var ayrı bir post konusu) ün salan ve robot görünümlü türk futbolculardan olusan TÜRKO takımının en ünü yüzü olan Servet Türk futbol seyircisi için artık Gücü ve asla vazgeçmemeyi temsil ediyordu. Öyle ki sakat geçirdiği 2008-2009 sezonunun ikinci yarısında tel tel dökülen Galatasaray için. Mehmet Demirkol, birtek Servet olsa Galatasaray şampiyon olurdu diyordu. (Ne kadar gerçekci bir tahmin tartışılır. Yine de Servet sakatlanmas UEFA da herşey farklı olabilirdi )


Ve üzerinden uzun yıllar geçer. Artık ne Servet eski Servettir. Ne Sheva eski Sheva. Türkiye Ukrtayna ile Ukrayna'da karşı karşıya gelir. Bu Türkye 3-0 kazanır ve Gollerden birini de Servet atar.

Sheva'nın bu durumdan haberi yoktur elbette. Ama Milli Takım, zora soktuğu Dünya Kupası vizesi için oynanacak, iki kritik maç öncesi umutlarını tazelerken, Servet'de üzerinde çok konusulan bu geyik muhabbetini, artık tarihe gömdüğü için başını yastığa huzur içinde koymuştur.

11 Ağustos 2009

1. Haftadan Akılda Kalanlar



Trabzonspor

Trabzonspor, Sivasspor karşısında oynadığı futbolla, Lige fizik olarak da, taktik olarak da en hazır takım görüntüsündeydi. Geçen yılların aksine sol kanadı işleyen bir takım haline gelmişTrabzonspor.

Maç boyunca temposunu kaybetmeyen nadir takımlardan biri olma özelliği geçtiğimiz sezondan yerleşmiş olan Karadeniz ekibnin, bu sezon gol yollarında her türlü hücumu deneyen bir takım haline gelmesi de, yeni bir kimliğe kavuşma yolunda ki en önemli adımların göstergesidir bana göre. Trabzonspor'un Yattara ve Gabric'in katılımlarıyla nasıl bir görüntüye kauşacağını ise zaman gösterecek. İyi bir santrafor da alınabilse, çok daha ddalı bir takım haline gelir TSdiye düşünüyorum



Ceyhun Gülselam

Ersun Yanal'ın rotasyonunda kendine bir trlü yer bulamayan, buna rağmen Fatih Terim'in devamlı Milli Takıma çağırdığı genç oyuncu, beklenenin üstünde bir performans gösterdi. Attığı gol ve direkten dönen şutuyla, ilerleyen haftalarda kadronun değişlmezlerinden olabileciğinin sinyalini verdi.




Arda Turan

Genç Kaptan her geçen gün futboluna bir şeyler daha ekliyor. Sezon başında üzerine yüklenen ağır sorumluluğu başarıyla sırtlarken, oynadığı futbolla da göz kamaştırmaya devam ediyor.Gaziantep maçının ilk golünü atan, İkinci golün ise hazırlayıcılığını yapan Arda, Maçın son dakikalarında atılan golde ise önce kendi sahasında aldığı topu boşa çıkardı ve pasını verdikden sonra, öne çıkarak tekrar aldığı topla, toplam 60m lik bir koşunun ardından alda at dercesine gönderdi topu Nonda'ya. Üç golde de payı büyüktü. Keita'nın yerde kaldığı pozisyonda yaptığı müdahele ise, Arda'nın kaptanlığa hazır olmadığının düşünenlere cevap gibiydi.




Ceyhun Eriş

Bu adamın yetenklerine söyleyecek söz zaten yok. Malesef o da kendi değerini bilmeyenerden. ceyhun her sezon olduğu gibi bu sezona da çıkış yaparak başladı. İlerleyen gnler ne gösterir biinmez ama atıığı iki şık freekick golüyle haftanın akılda kalan isimlerinden biri oldu.



İbrahim Akın

Ceyhun'dan farklı değil aslında onun hikayesi de. 21 yaşındayen A Milli takıma kadar yükselen, şahsi futbolu ve disiplinsiz hareketleri onu Beşiktaş'tan ayırdı. BJK karşısında attığı enfes gol İbrahim için spriz değilse de. maçın skoru, son şampiyon için süpriz oldu.



Daniel Guiza

Geçtiğimiz yıl bekleneni veremeyen İspanyol'un bu sezon çıkış yapacağı belliydi. Nihayet kendinden bekleneni veren Guiza, Denizlispor karşısında biri Pazar, diğeri Pazartesi olmak üzere iki gündev attığı iki gol onu haftanın göze çarpanları arasına sokmaya yetti.



Rijkaard

Futbolculuk kariyeri, Barca ve Hollanda Milli takımında hoca olarak başardıkları bir tarafa. Hala futbolcusunu döven antrenörlerin, Süper Lig'de görev alabildii ülkemizde, İsmi bu kadar büyük bir adamın futbolcularını tek tek kapının önünde karşılaması, bana göre haftanın en güzel hareketlerindendi. Hocalıkları ayrı bir tartışma konusu olan Yılmaz Vural, Samet Aybaba gibi "insanlara" örnek olsun




Fink


Bu Almanlar Beşiktaş'a çabuk alışıyor. Beşktaş'ı beğenmeyenlerin aksine ben Beşiktaş'ı lig için en iddalı takımlardan biri olarak görüyorum. Bana kalırsa şampiyonluk adayları arasında, takım savunması oturmuş tek ekip. (Ki TSL için takım savunması hücumdan çok daha önemlidir. Çünkü rakiplerinize mutlka gol atarsınız)Geçtiğimiz sezon Cisse ile aslında iyi bir ikili yakalamış olan Ernst, bu sene göbekte, daha defansif bir oyuncu olan Fink'le brlikte orta sahada beton etkisi yaratmaya hazırlanıyor.

Gerektiği zaman adam adama oynayabilen gerektiği zaman orta sahada hucuma katkı yapabilen oyuncu attğı penaltıvari şutla (golle) haftanın dikkat çeken oyuncuları arasına girdi.

Aklıma Mehet Demirkol'un Almanya'dan gelenlerin ilk senelerinde bu tip şutları sık kullanmaları daha sonraki zamanlarda ise, denemeyi bile düşünmemeleri ile ilgili söyledikleri geldi, Ceyhun Gülselam'ın da gurbetci olduğunu düşününce...