Her şeyden önce şunu söylemek isterim ki; İyi bir Galatasaray'lı olarak, Fenerbaçe camiasının yaşadıklarından rahatsızlık duymaktayım. Gelinen noktada, yaşanan bu belirsizliğe, girilen bu çıkmaza, her ne olursa olsun ne Fenerbahçe'li futbolcular, ne de Fenerbahçe taraftarları sebep olmuştur. Yaşananların müsebbipleri, (eğer şike ıspatlanırsa) bir gurup işgüzar Fenerbahçe yöneticisi, yönetime gelir gelmez bir bilinmezlik denizinin içine düşen ve kurtulmak için hep yılana sarılan Türkiye Futbol federasyonu ve En çok da daha çok ticari varlığını sürdürebilmek için Türk Telekomla girdiği yarışta Süper Lige değerinin çok üstünde yatırım yapan yayıncı kuruluştur. Evet bence olayların bu hale gelmesindeki en büyük pay Digitürk'ündür.
Neden mi ?
Naklen yayın ihalesi yapıldıktan sonra, bütün sözüm ona futbol otoriteleri, "Vay efendim ligimizin marka değeri ne kadar yükseldi" "Yok efendim kulüplerin geliri arttı" "Artık ligin kalitesi de yükseklecek". "Almanya'yla aramızda bir fark kalmadı". "Şu ülkede şu kadar maç naklen yayınlanırken bizde şu kadar yayınlanacak" falan filan... Bir kaç aklı selim sahibi kişi dışında ( Örnek Mehmet Demirkol) kimse sormadı; Kardeşm bu lig bu kadar eder mi ?diye. Kimse çıkıp Fazla parayla marka değeri artmaz demedi. ligin kalitesi artarmış da çok kaliteli oyuncular gelirmiş. Öyle olmadığını da gördük. Yerli oyuncuların zaten hakkının çok üstünde olan fiyatları iki katına çıktı; Yerli kulüpler tok satıcı oldu. Anadolu kulüpleri zaten çok az olan PR çalışmalarını da bırakarak sırtlarını tamamen naklen yayın ihalesine yasladı. Büyük takımlar sportif başarısızlıklarını örtmek için şöhretli oyunculara milyonlarca avro akıttı.Ve biz bugüne kadar çok fark etmesek de Lig Tv Türk Futbolu'nun yeni patronu oldu.
Tekrar Fenerbahçe'ye dönelim. Şike davasında iki ezeli rakibi Beşiktaş ve Trabzonspor'un önünde başı çeken Fenerbahçe, UEFA dayatmalı Federasyon kararıyla yalnız kalmış gibi görünüyor. Bu noktadaki serzenişleri de sonuna kadar haklıdır. Bana kalırsa Fenerbahçe'nin şu anda yaşadığı sürünceme, özellikle Beşiktaş ve bir miktar da Trabzonspor için geçerli.
Kupayı iade etmek bahanesi bana her ne kadar mantıklı gelmese de; Fenerbahçe'nin yerine Trabzonspor'un Şampiyonlar Ligi'nde yoluna devam etmesi Karadeniz ekibinin bu işten daha kolay yırtabileceği anlamına gelebilir.
Fenerbahçe yönetiminin bu gün haklı olarak sorduğu ( ki karar açıklandığı gün ben de bu buradan sormuştum yazmıştım isteyen yukarıdaki linkden görebilir) bir soru var. Şampiyonlar Ligine gitmiyorsam neden ligde varım? Ligde varsam neden şampiyonlar ligine gidemiyorum? Madem UEFA'nın sıfır tolerans ilkesi var, neden Trabzonspor ve Fenerbahçe Avrupada ?
Önceki yazımda da söylediğim gibi yayıncı kuruluş Fenerbahçe'nin (büyük ihtimal BJK de) olmadığı bir ligi kaldıramaz. Ve bu konuda TFF'ye baskısı çok büyük. Savunma almadan bir karara varmak istemeyen federasyonun (savunmayı beklemesine saygı duyarım) hiç bir şey olmamış gibi ligi 9 eylülde başlatma kararı alması Türk Futbol'unun ateşe atıldığı andı.
Biz on beş ağustosta federasyonun aldığı kararsızlık kararına ithafen: " Karar alamıyorsan bu ligi başlatma dediğimiz zaman bize kızan hatta "Koyduk mu?" diye mesajlar atan arkadaşlarımız, ne demek istediğimizi iyice anlamıştır sanırım. Zira o günde belirttiğimiz gibi ligi 9 eylülde başlatmak iddianame açıklanması sonrası suçlu kulüplerin en iyi ihtimalle iki senesine mal olacaktı. Bunu görmek çok zor değildi ama o gün itibariyle daha ciddi sıkıntıları olan Fenerbahçe camiası bunu göremedi. Hatta Fenerbahçe yönetimi, kulübün resmi internet sitesinden federasyonun aldığı kararın arkasındayız diye bir açıklama yaptı.
Aldığı karardan ötürü, Uefa'nın en ufak dayatmasına diş geçiremeyen Federasyon'un yüzünden Fenerbahçe medya karşısına soruşturmanın tek suçlusu olarak kaldı. Gün itibariyle itibariyle şu açığa çıktı ki, eldeki belgeler vesilesiyle Federasyonun kanaati Fenerbahçe'nin suçlu olduğuydu.Talimatname gereği (her ne kadar savunma alınacak olsa da) Fenerbahçe'nin alt lige düşeceği aşikardı. Kısa sürede ya iddianame hazırlanacaktı ya da bu kulübün en az iki yılı gidecekti.
Biz buradan ne demiştik ? Lig başlamasın. Bir sene Avrupa'ya gidilmesin. İddianame sonrası yarı sezon lig oynansın. sebepleri de şunlar şunlardır. Ama biz Galatsaray'lıydık ve en iyi ihtimalle hasetimizden çatlıyorduk.
Ali Koç'un (bana ve bir çoklarına göre fenerbahçe'nin yeni başkanıdır) bu gün yaptığı açıklmalar çok makul ve bizim başından beri söylediğimize yakın açıklamalardı. Zira yönetimde farkında ki Fenerbahçe'nin aklanma ihtimali %56 falan değil. belki suçu kabullenmiyor ama artık suçsuz olduklarını da iddia etme durumları da yok.
Gün itibariyle Fenerbahçe haklı olarak bir an önce alt lige inmek istiyor. Çünkü ligin başlamasına çok az kaldı ve iddianame sonrası muhtemel düşürme kararı iki seneye mal olacak. Federasyon resmi yazı istiyor. Çünkü Fenerbahçe aklanırsa sorumluluk kabul etmek istemiyor. Alternatif olarak şike itirafı gerkiyor ki bu imkansız gibi. Zira Fenerbahçe cephesinden gelecek bir itiraf Aziz Yıldırım'ın kalan ömrünü demir parmaklıklar ardında geçirmesi anlamına geliyor.
Soruşturmanın başladığı günden bu güne kadar gelen süreci iyi yönetemeyen federasyonun (Belli ki lig zamanında başlayacak) şu saatten sonra yapması gereken Fenerbahçe'nin çağrısına kulak vermektir. Fenerbahçe nezlinde suçlu olduğuna kanaat ettiği diğer takımlar hakkında da talimatname doğrultusunda gereken kararlar verilmeli ve tedbirli olarak yeni sezonda uygulamaya koyulmalıdır. Bu büyük camiaları bu kadar sürüncemede bırakmaya kimsenin hakkı yoktur.
Velhasıl Fenerbahçe Mağdurdur. Fenerbahçeli futbolcuların ve Aykut Kocaman'ın çıkıp diğer kulüplere laf etmelerini de yaşadıkları bu haksız tramva dolayısıyla es geçiyorum. Zira geçen sezon ikinci yarıda gerçekten çok iyi bir takımdılar. İşgüzar yöneticilerinin yaptıklarının (eğer şike varsa ) ve Futbol Federasyonu'nun basiretsizliğinin cezasını çekiyorlar.
Bu ara da bu sıkıntılı süreöte fenerbahçe üç potansiyel başknını kaybetçmiştir. Aziz yıldırım, Nihat Özdemir ve Mehmet Ali Aydınlar. Bana kalırsa sürecin en büyük mağdurlarından biri M.A.A dır ve muhtemelen başkan olduğu güne lanet ediyordur.
Yine bu süreçte Fenerbahçe yepyeni bir başkan kazanmıştır. Aziz Yıldırım'ın yanında görünmeye başladığı günden beri gerek soyadıyla gerek çıkışlarıyla, bir gün kulübün başına geçeceği çok belli olan Ali Koç şu dakikadan sonra Fenerbahçe'nin yeni başkanıdır. Hayırlı uğurlu olsun.