Grup kuraları çekildiğinde önce fikstürü görelim dedik. Çünkü Man UTD ile ne zaman oynayacağınız, Şampiyonlar liginde puan hesabı yapmanızdaki standart sapmadır. Hepimiz United'in gücünü de Sir Alex'in kafa yapısını da az çok biliyoruz. Geçen sezon ŞL de yaşanan büyük hezimetten sonra Kırmızılar işi sıkı tutacak ve muhtemelen ilk üç maçta dokuz puanı cebine koyacaklardı. Önemli olan bizim United'la ikinci maçı hangi hafta oynayacağımızdı.
Fikstürü gördüğümzade bir çoğumuz Fergusson'un eğer ilk tur maçlarında büyük bir sürpriz yaşamazssa İstanbul'a Rooney, Van Persie gibi büyk yıldızlarını getirmeyeceğni tahmin ediyorduk. Zira bu Fergusson'u Sir yapan, genç futbolcuları birer yıldıza dönüştürüp futbol dünyasının semaalarına asma özelliği için olanak sağlayan en büyük fırsat. Premier lig'de fazlaca şans buamayan, Bir dönem yıldızı parlayıp şu anda ilk onbire giremeyen ya da gelecek için çok büyük ışıklar verip şimdilik o tecrübeye sahip olmayan bir çok oyuncuyu geçtiğimiz dönemlerde de tıpkı bugün olduğu gibi sahaya sürüp, Şampiyonlar Ligi gibi büyük bir arenada kimine sırf bu atmosferi yaşasın, kimine kaybettiği formayı geri alsın diye şans verdiği çok olmuştur.
Daha önce hem Fenerbahçe'nin hem Beşiktaş'ın karşısına yedek kadrolarla çıkıp üçer puan bırakan United, bukez de Galatasaray'ın karşısına yedeklerden kurulu bir takımla çıktı. Ve Terim, Fergusson'un bu ikramını değerlendirmeyi bildi.
Bugün ki onbirden sadece genç Rafael ile Kaptan Carrick son dönemde alışdığımız onbir de istikrarla forma giyen iki isimdi. Fergusson Carrick'in yanına bir dönem ortasahanın değişmezi olan Fletcher' koyarak oyunu elinde tutmak istedi belli ki.İlk onbirde şans bulamasa da ülkemize gelmesi büyük olay olacak Anderson, Wellbeck, Hernandes gibi isimlerle de hucum ettti, gol aradı.
Evet sahada gerçekten çok önemli isimler vardı ama hiç biri bir Nani, bir Ferdinand, bir Vidic,bir Rooney, bir Van persie değildi. Zaten bizi bu gün Manchester United'i yenmek değil, Braga ve Cluj maçlarına şanssız kaybettiğimiz puanları geri almak ilgilendiriyordu.
Sahadaki onbirimiz içinde aksayan tek isim sakatlığı henüz atlatamamış görüntüsü veren Elmander'di. Son haftaların formsuz ismi Eboue "nasıl olduysa bir anda toparlamış". Özellikle ikinci yarı müthiş bindirmeler yaptı. Melo yavaş yavaş kendine geliyor. Biraz daha az tutmalı ayağında topu. Melo'nun toparanması Selçuk'a da olumlu yansıyacaktır. Hamit yine sahanın en iyilerindendi. Amarabat da bu sezon çok az gördüğümüz kadar efektifdi. Bazı pozisyonlarda gereksiz şut tercihleri oldu ama bu gün onun varlığı Rafael'i kendi yarı alanında tutmayı sağladı ki bu da maçınn yıldızına yani Riera'ya büyük kolaylık sağladı. Şampiyonlar Ligi başladığından bu güne oynadığı üç maçta da kalbur üstü futbol oynayan tek futbolcu Albert Riera. Braga maçında da Cluj maçlarında da üst düzey futbol oynadı. Müthiş bindirmeler yaptı. Zaten tecrübesi hakkında konumaya gerek yok. Mükemmel top saklıyor. Topu ne zaman nasıl kullanacağını biliyor. Basit oynamayı seviyor. Ne bir saniye eksik ne bir saniye fazla top tutuyor. Bir hücum oyuncusu olduğu için normal olarak savunma sıkıntıları var. Yavaş yavaş dersek haksızlık olur. Ciddi bir süratle savunmasını geliştiriyor. Dany ve Semih'in hala kademe hataları varken, Riera tertemiz ters kademe yapabiliyo. Maşalah diyelim.
Burak Yılmaz'la ilgili bişey söylemek istemiyorum zira Türkiye'de santrafora bakış bi acayip. 5 maç 5 gol :))
Velhasıl Fergusson'un ikaramını iyi değerlendirdik. Man UTD yedek takımının kalitesi CLUJ dan bi gömlek üstündür diye düşünüyorum. Yani aynı ikramı Cluj değerendiremez. Muhtemelen Bragada alacağımız bir beraberlik bizi üst tura taşır.