27 Ağustos 2012

Şampiyonluk Yolunda bir Aslan S2E2


Galatasaray'ımız 34 haftalık periyodun 2. haftasını İnönü'deki Beşiktaş mücadelesiyle geride bıraktı. İki takımda galibiyet için sahaya çıkınca bol pozisyonlu, bol gollü keyifli bir mücadele seyrettik. Daha maçın 10. saniyesinde maçın nasıl geçeceği belli oldu dersek yanlış olmaz. Umut Bulut defansın arkasına çok güzel bir koşu yaptı kaleciyi de geçti ama filelerle buluşturmayı başaramadı. Eğer o gol olsa Beşiktaş, başa baş mücadele edemeyebilirdi. Galatasaray üst üste pozisyonları cömertçe harcayınca Fernandes faktörüyle Beşiktaş golü buldu. Bu dakikadan sonra Beşiktaş'ın kendine güveni arttı. Ters kafayla topu kendi ağlarına gönderen Melo'da demoralize oldu. Galatasaray bu gole Elmander'le yanıt verse de, Hamit'in formsuzluğu, Melo'nun henüz hazır olmaması Galatasaray'ın etkinliğini düşüren etkenlerdi. Bunların üstüne defansta yapılan bireysel hatalar eklenince Galatasaray rakibi karşısında istediği üstünlüğü kuramadı. Bütün bunlara rağmen eğer Galatasaray öne geçmeyi başarabilseydi maçı koparırdı. 

Oyuncu analizlerine geçmeden önce Beşiktaş'tan bahsetmek istiyorum. Beşiktaş, belki kadro kalitesi olarak önceki senelerin altında ama mücadele ve takım ruhu olarak önceki senelerin çok üstünde. Sahada birbirine yardımcı olan, birbirinin boşalttığı alanı kapatan, yardımlaşma gücü yüksek bir takım vardı. Belki Fernandes dışında çok kaliteli isimler yoktu Beşiktaş'ta ama birbiri için ve takım için terinin son damlasına kadar savaşan oyuncular vardı. Beşiktaş şu haliyle belki şampiyon olamaz ama terinin son damlasına kadar savaşır ve taraftara keyif veren bir oyun ortaya koyar. Ancak kulübü bekleyen iki tehlike var. Birincisi Fernandes'in takımdan ayrılma ihtimali, ikincisi Qaresma'nın takıma dönme ihtimalidir. Yönetimin bu iki kritik durumda alacağı tavır bana göre Beşiktaş'ın koca bir sezonunu etkileyecek. Eğer Fernandes'i elde tutup, Quaresma'yı gönderebilirlerse takım zirveye oynayabilir. Yok Fernandes giderse, Quaresma'nın durumu bir şeyi değiştirmez ve Beşiktaş orta sıra mücadelesi veren bir takım haline gelir. Bu maçta gösterdi ki, Fernandes bu takımın her şeyi. O yüzden yönetimin ne yapıp ne edip takımda tutması gerek. 

Galatasarayımıza dönecek olursak, önümüzdeki bir ayı ne kadar az kayıpla kapatırsak o kadar iyi. O yüzden sezon başı olması, İnönü gibi zor bir deplasman olması itibariyle bir puan için iyi diyebiliriz. Mücadele eden 11'imizi tek tek ele alacak olursak: 

Muslera: Gollerde yapabileceği hiçbir şey yoktu. Yan toplarda başarılıydı. Yine kritik müdahaleler yaptı. Topu oyuna sokmada ki başarısı zaten biliniyor. Hatta bu konuda Dünya'nın sayılı kalecileri arasında gösterebiliriz. 

Eboue: Yine çok iyi mücadele etti. Kanat bindirmeleriyle Beşiktaş'a zor anlar yaşattı. Bindirme yaptığı her pozisyon rakip kalede tehlike yarattı. Defansta kademe hatası yapmadı. Üzerine düşeni başarıyla yerine getirdi. 

Semih: Takımımızın yediği ikinci golde hatası olsa da, Beşiktaş'ın şok presinin etkisi yadsınamaz. O an orada kim olsa aynı hatayı yapabilirdi. O yüzden kendisi için rahatlıkla başarılıydı diyebiliriz. Birçok Beşiktaş kontra atağını başarılı bir şekilde savuşturdu. Geçen sene yakaladığı çizgiyi sürdüreceğini gösterdi. 

Ujfalusi: Defansın sigortası. Tecrübesiyle, başarılı hamleleriyle, topu oyuna sokma becerisiyle iyi bir performans gösterdi diyebiliriz. 

Hakan Balta: Geçen maçın yıldızlarından biri olan Hakan Balta, bu hafta takımın vasatlarındandı. Oyuna konsantre görünmedi. Aklı başka yerde gibiydi. Hele üçüncü golde yaptığı hata yenilir yutulur cinsten değildi. O golün ardından takımımızın da gardı düştü. Ayrıca geçen hafta yaptığı başarılı bindirmeleri izleyemedik. Kaptanın canı sağolsun diyelim. Uzun maratonda herkes kötü maçlar çıkarır. Sezon boyunca ona çok ihtiyacımız olacak. 

Hamit: Kariyerinin belkide en formsuz dönemini yaşıyor. Bir yıl neredeyse hiç maç oynaması onun futbolunu çok geriye götürmüş. Maç eksiği rahatlıkla fark ediliyor. Minimum bir, maksimum iki ay sonra takımın en yararlı isimlerinden biri olacak. Çünkü tanıdığımız Hamit bu değil. Takım olarak sabrettiğimize değecek. Maç eksiğini oynamadan kapatamaz. Takım için çok yararlı olacak yeter ki sabredelim. 

Melo: Tam hazır olmasa bile takıma ne kadar faydalı olduğunu oyundan alındıktan sonra daha net gördük. Uzun tatilin sıkıntısını yaşıyor. Birkaç hafta içinde hazır olacaktır. 

Selçuk İnan: Yine bütün gollerin içinde o vardı. Bir asist, bir golle oynadı. İşin istatistik yönü böyleydi. Onun dışında pas trafiğini yöneten isimdi. Aldı verdi, attı attırdı. Melo'nun çıkmasıyla orta sahanın yükü tamamen kendisine kaldı. Ve etkinliliği düştü. 

Emre Çolak: Geçen haftaki performansından çok uzaktı. İstikrardan uzak çizgisini sürdürürse formasını Amrabat'a kaptırması yakındır. Kritik bölgelerde rakip takım oyuncularına yaptığı gereksiz faullere devam ediyor. Kendisi gibi zeki bir oyuncuya yakışmıyor. Hele maçın son saniyelerinde rakip topu kaybetmek üzereyken yaptığı müdahale akıllara zarardı. Maçın son anında rakibe pozisyon yarattı. Bölgesindeki alternatifler düşünüldüğünde formayı zora soktu diyebiliriz. Nasıl geçen hafta formayı tırnaklarıyla kazıyarak kaptıysa bu haftada tam tersine formayı bırakmaya yakın bir performans gösterdi. Buna rağmen takıma çok katkısı olacak sezon içinde. 

Umut Bulut: Henüz 22. saniyede defansın arkasına yaptığı koşudaki başarısını son vuruşta da gösterebilse, sonuç çok başka olabilirdi. Başarılı performansını sürdürmeye devam ediyor. Formayı kimseye kaptıracak gibi görünmüyor. Maçın en başarılı isimlerindendi. Elmander'le çok iyi bir ikili oldular. 

Elmander: Attığı gol, gösterdiği başarılı performansla eski formuna kavuşmaya başladı diyebiliriz. Önde yaptığı pres, indirdiği toplar, attığı goldeki çabasıyla takımın iyilerindendi. Yerine Burak'ın girmesiyle önde baskı yapamadık. Yeterince top indirip, topun önde kalmasını sağlayamadık. Benim için Elmander, bu takımın olmazsa olmazlarındandır. Elbette uzun maratonda kenarda oturduğu maçlarda olacaktır ama kadroyu ben oluştursam ilk yazacağım isimlerden biridir Elmander. 

Amrabat: Oyuna yine sonradan girdi. Topu önde tuttu. Adam eksiltti. İyi paslar attı. Kendisinden bekleneni başarıyla yaptı. Elbette takıma alıştıkça çok daha iyi olacaktır. İlerleyen haftalarda Emre Çolak'tan formayı alacaktır diye tahmin ediyorum. 

Aydın: İyi bir yedek. Sanıyorum Galatasaray içinde olup olabileceği en iyi konumda bu olur. 

Burak yılmaz: Sonradan oyuna giren bir diğer isimdi. Kendisini değerlendirebileceğimiz bir oyun olmadı. Penaltı pozisyonunda kendisine bir müdahale vardı ama ceza alanı dışında gerçekleşti. Frikik olması gerekirken penaltı verildi. 

Tek tek oyuncu performansları da böyleydi. Sahada mücadele eden herkese teşekkür etmek lazım. Müthiş keyifli bir derbi seyrettik. Gole de pozisyona da doyduk. Uzun zamandır böylesi keyifli bir Gs-Bjk maçı seyretmemiştik. 

Burak'ın pozisyonunu öne çıkarmak bence sahadaki oyunculara ve bu güzel mücadeleye haksızlık olur. Tekrar tekrar iki takım oyuncularına da teşekkür edelim. 

Burak'ın pozisyonunda Escude'nin arkadan yaptığı müdahale bu açıdan daha net görülebilmektedir. 
http://s1.directupload.net/images/120826/5okphipx.swf

26 Ağustos 2012

Hermes'e Sahip Çıkın



Evet sevgili iddaa severler! İki kuponumuzun da çuvalladığı bir günü daha geride bıraktık. Fenerbahçe maçının ilk yarım saatinin sonuna kadar en azından bir kuponumun tutma ihtimali devam ediyordu. Ne var ki, Fener maçı devam ettiği sırada, diğer maçtan gelen gol haberi elde kalan son kuponun da yattığının habercisiydi. Hemen arkasından gelen Fenerbahçe golüyle de iyice moralim bozulmuş. Gaziantep bir gol atsa da biraz keyiflensem diye maçı seyrederken, stat hopörlörlerinden enteresan bir ses yükselmeye başladı. Önce spikerler dahil kimse anlam veremedi. Ancak kameralar Aziz Yıldırım'a döndüğünde neler olduğu anlaşıldı. Kadın ve çocukların ''Söyle Aykut, Alex nerede?'' tezahuratına sinirlenen efsane başkan, mikrofonu eline almış, bir gazeteciden aldığı akreditasyon kartını da boynuna geçirip, atmış kendini piste. Bu görüntünün ardından inanın gülmekten maçın kalan bölümünü seyredemedim. Maçın 3-0 bittiğini ancak kendime geldikten sonra internetten öğrendim. En son ne zaman bu kadar güldüğümü hatırlamıyorum. Uyumak için başımı yastığa koyduğumda bile Aziz Yıldırım'ın o yüz ifadesi gözümün önünden gitmedi. 

Taraftar, Aziz Yıldırım'ı Fenerbahçe'nin önüne koyarsa elbette o da kendini camiadan ve taraftardan büyük görecektir. İşin bu kısmı elbette bizi ilgilendirmez. Ancak ezeli rakipte olsak taraftara yaptığı bu saygısızlık bir taraftar olarak zoruma gittiğinden değinmeden geçmek istemedim. 

Maç sonunda da Alex'e burası Yeniçeri Ocağı değil gibisinden mesajlar yolladı. İlahi başkan. Seni tahtından etmeye birkaç Brezilya asıllı Yeniçerinin gücü yeter mi? Sen yücesun! Sen ulusun! Haşmetlumuzu tahtından etmek isteyen bu Yeniçerilerin kelleleri tiz vurula! 

Aziz Yıldırım'ın ömrünün sonuna kadar Fenerbahçe'nin başında kalmasını dileyerek, kuponlarımıza dönelim. Yoksa, Volkan'ın beni evden aldırması yakındır. 

Banko Kupon
419  Osasuna-Barcelona                         Tahmin: H2        Oran: 1.50 
455  Valencia-Deportivo                         Tahmin: MS1     Oran: 1.30
358 Nec Nijmegen-Twente                     Tahmin: MS2     Oran: 1.70
441 Roma-Catania                                  Tahmin: MS1     Oran: 1.25 

Sürpriz Kupon
408 Bursaspor-İBB                                Tahmin: İY2       Oran: 4.25
449 Getafe-Real Madrid                         Tahmin: H0        Oran: 3.75 
438 Genoa-Cagliari                                 Tahmin: İY1      Oran: 2.55
439 Palermo-Napoli                               Tahmin: MS0     Oran: 2.90

Hermes'e sahip çıkın. İki kupon tutmadı diye yerden yere vurmayın. Bol şanslar. Keyifli Pazarlar. 

25 Ağustos 2012

BURSA'DA BİR ALEX (PABLO BATALLA)



Yıllar sonra, bu isim belki sadece Bursaspor'lular ve hafızası güçlü olan bir avuç futbol sever tarafından hatırlanacak ama Bu gün Bursaspor'un kadrosunda tarih yazmış ve yazmaya devam eden bir on numara var: Pablo Martin Batalla...





Ertuğrul Sağlam'ın 2008-2009 Sezonunun ikinci yarısında, Timsahların  başına geçmesi ve yeşil beyazlıların, ikinci yarının en çok puan toplayan takımı olması, Bursa'yı ligde ancak altıncı sıraya kadar yükseltebilmiş ve Avrupa Kupaları dışında kalmasına yol açmıştı. Yeni sezona Pendik'ten  Ramazan Sal , Kayseri'den Turgay Bahadır, Trabzonspor'dan Hüseyin Çimşir, Basel'den İvan Ergiç, Beşiktaş'tan Tomas Zapotocny ve Velez Sarsfield'dan Pablo Martin Batalla transferleriyle başlayan Bursaspor'un, yeni bir devrimin arifesinde olduğunu kimse tahmin edemezdi.

Aynı dönemde Galatasaray Takımın başına Riijkaard'ı getirmiş. Kewell'lı, Baros'lu, Nonda'lı kadrosunu Kader Keita, Elano, gibi hatırı sayılır yıldızlarla güçlendirmiş; Fenerbahçe başkanı Aziz Yıldırım ise, Daum'la üç yıl üst üste şampiyonluk sözü vermişti. Otoriteler şampiyonluk yarışının bu iki takım arasında geçeceğini düşünüyordu. Bursa üzerine yapılan tahminlerse en iyi ihtimalle ligi dördüncü bitirebileceği yönündeydi. Bir önceki sezonu beşinci bitiren Bursaspor, Beşiktaş veya Trabzonspor'dan birinin önüne geçip, UEFA kupasına katılması halinde ciddi bir başarı yakalamış adledilecekti.

Galatasaray ve Fenerbahçe'nin üst üste maçlar kazandığı bir sonbahar dönemi geride kalırken, Bursaspor için işler pek iyi gitmiyor, fikstürün de getirdiği dezavantajla, ciddi puan kayıpları yaşanıyordu. Pablo Batalla, ilk golünü ligin 8. Haftasında, Manisa deplasmanında, 82. dakikada serbest vuruştan bulurken; uzaktan da olsa taraftarına merhaba diyordu. Bursaspor'un yeni oyun düzeninde, orta saha Bekir Ozan Has ve İvan Ergiç gibi hem tecrübeli hem güçlü iki oyuncuya bırakılırken; kanatlarda transfer sezonunun yıldızları  Ozan İpek ve Volkan Şen görev alıyordu. Santrforda magazinin bir başka değişilmezi Sercan Yıldırım gol kovalarken, hemen arkasında oyunun beyni konumundaki Pablo Batalla sessiz sedasız takımı yönlendiriyordu. Batalla arkasındaki Ergiç'le kısa sürede muheteşem bir ikili oluşturmuştu.

 Bursaspor bir uzun mesafe koşucusu gibi yarışın ilk metrelerinde gücünü koruyor ve tempoyu artıracağı zamanı sabırla bekliyordu. Manisa deplasmanı Bursaspor ve Batlla için temponun arttığı ilk kritik viraj oluyordu. Sonraki üç hafta boyunca Batalla hem atıyor hem attırıyordu. Ona Ergic'in de eşlik etmesiyle birlikte ortaya 6-0 lik İBB galibiyeti çıkıyordu. Bursaspor artık herkese meydan okuyordu. Bu meydan okumada Türk basını her ne kadar Sercan ve Volkan'ı ön pilana çıkarsa da takımın bu yükselişinde üç oyuncu kaptan Ömer Erdoğan, İvan Ergiç ve Pablo Batalla kilit rollerdeydi. Ligin ilk yarısında Bursaspor hem Galatasaray hem Beşiktaş karşısında gülen taraf olurken; sahasında Fenerbahçe'ye kaybediyordu.

Ligin ikinci yarısına inanılmaz bir tempoyla başlayan Bursaspor'da, Batalla beş haftada dört gol atıyordu. Fenerbahçe karşısında deplasmanda 2-0 geriye düşen Bursaspor'un ateşleyicisi yine Batalla oluyor 2-3 biten maçta, Yeşilbeyaz'lıların ilk golünü atan isim oluyordu. Bu maçla birlikte Bursaspor'un kendine güveni artmış, artık şehirde herkes şampiyonluktan söz etmeye başlamıştı. Bursaspor durdurulamaz bir güç haline gelmişti. Hal-i hazırda yarışın içinde bulunan Fenerbahçe ve Galatasaray kadar şampiyonluğa inanıyorlardı. Son haftalara doğru, beklenmedik bir şekilde Galatasaray'ın gardı düşmüş, üst üste yenilgiler alarak yarışın dışında kalmıştı. 34. haftaya gelindiğindeyse zirvede sadece iki takım kalmıştı: 73 puanlı Fenerbahçe ve 72 puanlı Bursaspor.

 Şampiyonluk düğümünün çözüldüğü son haftada Bursaspor yıldızının barışmadığı Beşiktaş'la evinde, Fenerbahçe'yse Trabzonspor'la Saraçoğlu stadyumunda karşı karşıya geliyordu. Bursada maçın kilidini Batalla açıyor Timsah yürüyüşü için İstanbul'dan müjdeli haber bekleniyordu. Ancak maç Bursapor lehine sonuçlanıyor Fenerbahçe'de Trabzonspor karşısında üstünlük sağlayamayınca Bursaspor tarihinde ilk kez şampiyonluğa uzanıyordu.
 

 Kadıköy'de yapılan yanlış anons, Bursa'ya doğru aksediyor; Anadolu'da yeni bir destan yazılıyordu.Bu efsanenin Kralı Ertuğrul Sağlam, ordunun komutanı ise Pablo Martin Batalla'ydı. Bursaspor, Türkcell Süper Lig 2009-2010 şampiyonu  oluyordu.

Bu başarı, Türk spor tarihinin lokal başarılarının en büyüğüydü.Modern zamanlarda ilk defa bir Anadolu takımı ligi zirvede tamamlıyordu. Ertuğrul Sağlam adını genç yaşta tarihe yazdırıyordu.




Fenerbahçe için Alex, Galatasaray için Hagi neyse Bursaspor için de Batalla odur. Zira Bursaspor'da şampiyonluk yaşamak, ne Fenerbahçe'de ne Galatasaray'da şampiyonluk yaşamaya benzer. 



 Şampiyonluk sonrası süreç Bursaspor için beklenidiği gibi zorlu geçti. Maddi sıkıntılar, Bursaspor'un, Şampiyonluk ve Şampiyonlar Ligi'nden gelen gelirleri, transfere yönlendirmesini engelleyince, beklenen düzeyde transferler gerçekleşmedi. Kısıtlı bütçeyle yapılan transferlerinse (İnsua,Nunez gibi) takımın seviyesinin altında oldukları aşikardı. Bir taraftan da Volkan gibi, Sercan gibi, medyanın pohpohladığı genç oyuncuların zihnine istanbul hayalleri iyice yerleşmişti. Sezonun ilk yarısında İnsua, Batalla'nın pozisyonunda oynarken Batalla biraz göz ardı edilmiş; İnsua'dan istediğini alamayan Bursapor'da Ergiç, sezonun ilk yarısında ortasahadan hücuma ciddi katkı sağlamış ve attığı gollerle Bursaspor'u yarışta tutmuştu.İkinci yarıya Miller ve Altidore transferleriyle başlayan Bursa'da; Batalla da kendi bölgesine geri dönüyor atmaya ve attırmaya kaldığı yerden devam ediyordu.Bursaspor sezonu Trabzonspor ve Fenerbahçe'nin 21 puan gerisinde de olsa üçüncü sırada bitiriyor ve UEFA Avrupa Ligi'ne kalmaya hak kazanıyordu.

2010 - 2011 sezonunda Şampiypnlar Ligi'nde oynanan ve 6-1 kaybedilen Valencia maçında Batalla Bursaspor'un tek golünü atarak birkez daha tarihe geçmişti. 

Bu süreçte, medyaca pohpohlanan ve havaya iyice giren Volkan ve Sercan kado dışı kalıyor; Volkan Trabzon'un Sercan ise Galatasaray'ın yolunu tutuyordu. Daha önemlisi Bursaspor, İvankov ve İvan Ergiç'in kontratlarını yaşlarından dolayı yenilemiyor yerlerine Scot Carson ve N'Diaye yi getiriyordu. Altidore'u gönderen ve gitmek isteyen Kenny Miller'ı kadroda tutamayan Bursaspor'da; Bangura da beklenenin çok uzağında kalmış ve Yeşilbeyazlılar üst üste puan kayıpları yaşamaya başlamıştı.Sezon ortasına kadar, bu kötü gidişe çözüm üretemeyen Bursaspor devre arası transferinde, forvet hattına Ohiggins'den Sebastian Pinto'yu transfer ediyordu. Sezonun ikinci yarısı yine Batalla'nın peş peşe golleriyle başlıyor Bursaspor'lu futbolcular 5 hafta boyunca yalnızca Batalla'nın gollerini seyrediyorlardı. Batalla'nın golleri ise Bursaspor'u galibiyete taşımaya yetmiyordu. Nihayet 22.haftada Sebastian Pinto Batalla'ya eşlik etmeye başlıyordu. 23. haftada Bursaspor ligin durdurulamayan ekibi Galatasaray'ı Batalla'nın tek golüyle durduruyor, performansı günden güne artan N'Diaye ile bilrlikte Bursaspor lig sıalamasında üstlere tırmanmaya başlıyordu.

Normal sezonun sonunda kendine ancak 8. sırada yer bulabilen Bursaspor, Süper Final Avrupa Ligi guruplarına da 4-0 lık şok bir yenilgiyle başlıyordu. Sivasspor karşısında alınan bu mağlubiyet Timsahlar için bir dönüm noktasıydı. Bursaspor 8. sırada başaldığı gurubu 4. bitirmenin yanı sıra Türkiye Kupası'nda da final oynayarak Avrupa Ligine katılmayı garantiliyordu. Batalla, 2011-2012 sezonunda attığı 13 golün 4'ünü Süper Final'de atarak kritik dönemeçte yine takımını sırtlıyordu.

Çok zorlu başalayan bu sezonda, yaşanan geri dönüşün, sahadaki ana kahramanı Yine Pablo Martin Batalla'ydı. Batalla'nın Pinto'yla yakaladığı sinerji ve Pinto'nun yarım sezona sığdırdığı 10 golü de, bu başarıda göz ardı edilemez bir gerçekti.








Batalla son tangosunu geçtiğimiz gün Twente karşısında yaptı. Bursa Henüz turu geçmiş değil ama Twente gibi zorlu bir rakip karşısında, oyunu boylesine elinde tutan bir yıldızı izlemek en az turu geçmek kadar keyifliydi. Umarım  Batalla kendi efsanesini. Önce deplasmanda Twente karşısında sonra Avrupa Ligi'nde Bursaspor'la devam ettirir.












Ve işte Muhteşem gollerinden bir kesitle Pablo Martin Batalla





                                  







Adını İddaa Koydum: Hermes'in Yolu


Sevgili iddaa severler! 

Sizler için, sizlerin parası cebinde kalsın diye iddaa tahminleri yapmayı bırakmıştım. Ancak Ersin Düzen'in Twitter üzerinden Fikret Engin'in tahminlerini paylaştığını görünce kendime haksızlık yaptığıma karar verdim. Paylaştığı bağlantıya tıklayıp sitenin manşetini görünce de iddaa tahminlerini bırakma kararımın yanlışlığından emin oldum. Manşette; Fikret Engin'in iddaanın bir numaralı ismi olduğu yazıyordu. Beynimden vurulmuşa döndüm.  Fikret Engin'in iddaanın bir numaralı ismi olduğu dünyada ben niye iddaa tahminlerini bırakıyorum diye derin bir sorgulama içine girdim. Belki tahminlerimi Ersin Düzen paylaşmıyor, gazetelerde boy boy yer almıyor ama bende en az Fikret Engin kadar başarısızım bu konuda. Fikret Engin bir numaraysa, iki numaraya kesinlikle kendi ismimi yazabilirim. 

Yatmak üzereyken yaşadığım bu olayın tesadüf olmadığını, bir gücün beni iddaa tahminleri yapmaya ittiğini düşünüyorum. Beni gece yarısı kupon yapmaya iten bu güç her neyse, Dünya'nın en gereksiz gücü olduğuna şüphe yok. Niye iddaa? Niye insanlığa katkısı olacak bir uğraş değil? Niye ben? Gibi sorular ilerleyen günlerde yanıtını bulacaktır diye umuyorum. Çünkü bu güç beni insanlar evini arabasını satıp iddaa'ya gömsün diye harekete geçirmiş olamaz. 
Siz iddaa severlerin gizemli güçle filan kaybedecek zamanınızın olmadığını ve ay sonu olması dolayısıyla paraya ihtiyacınız olduğunun bilincindeyim. Bu yüzden lafı fazla uzatmayacağım. Eminim içinizde, elindeki son parayı da iddaa'ya yatıracak olanlar vardır. İşte bunun bana yüklediği sorumlulukla gözlerim kan çanağına dönene kadar çalışıp hazırladığım Cumartesi kuponlarım: 


Banko Kupon 
262 Fiorentina-Udinese                        Tahmin: MS 1       Oran: 1.80 
303 Valenciennes-Ajaccio                    Tahmin: Alt           Oran: 1.45 
317 Fenerbahçe-Gaziantep                   Tahmin: KG Var   Oran: 1.75 
316 Akhisar Bel-Gençlerbirliği              Tahmin: MS 2       Oran: 2.10 

Sürpriz Kupon 
317 Fenerbahçe-Gaziantepspor           Tahmin: MS 2       Oran: 7.50 
290 Adanaspor-Şanlıurfaspor              Tahmin MS 0        Oran: 3.10 
303 Valenciennes-Ajaccio                   Tahmin: İY/MS 0/0  Oran: 4.50
262 Fiorentina-Udinese                       Tahmin: İY 1          Oran: 2.55 

Bol şanslar. Geçmiş kuponlarıma bakılırsa şansa çok ihtiyacınız olacak. Keyifli bir hafta sonu diliyorum. 

24 Ağustos 2012

Metin Kurt'a Dair(derleme)



Metin Kurt'u bir çoğumuz yeşil sahalarda izleme fırsatı bulamadık. 1970-73 sezonunda takımımız Galtasaray'ın üst üste kazandığı üç şampiyonlukta önemli payı olduğunu dinledik, okuduk. Ama onu asıl emekçi kimliğiyle tanıdık. Spor Emek Sen'in kurucusu Metin Kurt, futbolun belkide yaşayan son gerçek emekçilerindendi. Sözü fazla uzatmadan Metin Kurt(Nam-ı diğer Çizgi Metin) derlemesine geçelim: 

Bağış Erten'in Metin Kurt'un vefatı üzerine kaleme aldığı yazısıyla başlamak istiyorum. 
''Bu memleket böyle artık. Kabul edelim. Değer atfettiğimiz ne varsa, kimi turnusol bellediysek elimizden kayıp gidiyor. Önce Lefter öldü, sonra da Metin Kurt. Biri vicdanımızdı, diğeri adalet duygumuz. Özgürlük, eşitlik, adalet adına bildiğimiz değerlerin bayrak taşıyıcıları bir bir düşüyor.'' diye başladığı yazısı

Yekta Kopan ile Cumartesi ekibinin Metin Kurt yalnızlığı ile futbol-müzik ilişkisini konuştuğu Program

Metin Kurt'u yakından tanımamıza vesile olan, onun Eksiyirmidört dergisi için Volkan Ağır'a verdiği röportaj

Ve Metin Kurt'un konuğu olduğu 15 Aralık 2010 tarihli Banu Güven'le Artı programının tamamı

Derlemeyi, Metin Kurt adına Kesmeşeker tarafından yazılan Metin Kurt Yalnızlığı isimli şarkıyla noktalayalım. 

Huzur içinde yat Metin abi. 

23 Ağustos 2012

Taçsız Kral Metin Oktay Tek Aşkıydı Galatasaray


Taçsız Kral Metin Oktay'ın futbolu bıraktığı günün ertesi Milliyet gazetesinde kaleme aldığı veda yazısı: 


''Futbolu değil futbolculuğu bıraktım. Senelerce Türk futboluna bir sporcu olarak hizmet ettim. Ben futbolu sadece oynamadım, futbolu yaşadım. 90 dakika değil 24 saat, hatta bir hayat boyu futbolla birlikte yattım, kalktım. Futbolla sevindim, futbolla üzüldüm. Benim ayrılmaz bir parçam olmuştu futbol. Ve ayrılmadım da...

Fakat her insanın hayatında bir dönüm noktası vardır. Daha uzun zaman futbol oynar mıydım? Bu cevaplandırması çok zor bir soru. Belki evet belkide hayır. Her bitiş yeni bir başlangıçtı benim için. Futbolculuğum sona erdi. Ancak futbol hayatım bitmedi. Devam ediyor. Yeni başlayacak futbol hayatımda şansın peşimi bırakmamasını dilerim.

İzmir ve Ankara'da iki jübile daha yapacağım. Bunlardan sonra bir futbol adamı olarak hazırlanacağım. Kendime güveniyorum. Çalışacağım. Hem de çok çalışacağım. Ve herkese Metin'in sadece bir futbolcu olmadığını, iyi bir futbol adamı da olabileceğini göstereceğim. Hiçbir iddiam yok. Ama kendime güvenim, futbola inancım ve topa karşı sevgim var.

Futbolculuğum sırasında iyi günlerimin yanısıra kötü günlerim de oldu. Gelecek günlerin benim için ne gibi sürprizler hazırladığını bilmiyorum. Zaten işin gerçeğini söylemek gerekirse, o kadar doluyum o kadar heyecanlıyım ki, ne yapacağımı kendim bile düşünemiyorum. Çok zor şeymiş futbolculuktan ayrılmak. Doluyum. Futbolla, sevgiyle, aşkla ve herkese teşekkürle doluyum.

Meşin yuvarlak bana çok şey kazandırdı. Bundan sonra da ben meşin yuvarlağa birşeyler kazandırmak için çalışacağım.

Evet, futbolculuğum sona erdi. Fakat futbol sevgim, meşin top aşkım ve Galatasaray'a inancım devam ediyor.'' 

                                                                                              25 Ağustos 1969

21 Ağustos 2012

Şampiyonluk Yolunda bir Aslan S2E1


Takımımız sezona Kasımpaşa maçıyla başladı. Kimimiz ekran başına, kimimiz tribündeki yerlerine aynı heyecanla geçti. Zorlu bir sezondan alnının akıyla çıkmayı başaran son şampiyonun lige nasıl başlayacağı merak konusuydu. Taraftarın genel görüşü Galatasaray'ın maçı rahat kazanacağı yönündeydi. Ancak benimde aralarında olduğum az sayıdaki Galatasaray taraftarı ise maçın tahminlerin aksine zor geçeceğini düşünüyordu. Nitekim öyle de oldu. Ligin yeni ekibi Kasımpaşa, Galatasaray karşısında iyi bir mücadele sergileyerek ligde kalıcı olacağının sinyallerini verdi. İlk defa yan yana oynayan Metin Diyadin'in talebeleri, ligin ilk karşılaşmasında taraflı tarafsız herkesin beğenisini kazandı. Bir futbolsever olarak Kasımpaşa adına dikkatimi çeken rakibi oynatmamayı değil kendi oyunlarını oynamayı tercih etmeleriydi. Bu da Türk futbolu adına umut verici bir gelişme olarak değerlendirilebilir. Kasımpaşa takımı kuşkusuz ilerleyen haftalarda daha iyi olacaktır.

Aslında Galatasaray'ın son durumunu süper kupa maçında görmüştük. Aşağı yukarı bütün oyuncular benzer performansı gösterdi.

Elmander, her zamanki gibi yüreğini koysa da henüz hazır olmadığı ortada. Süper Kupa maçındaki görüntüsünden daha iyi durumda olduğu söylenebilir. Eski formunu yakalayana kadar yerini Burak Yılmaz'a bırakması olası.

Dany, takımın en zayıf halkası konumunda. Yaptığı birkaç kritik hatanın ardından oyunun kontrolünü tamamen kaybetti.. Ujfa gibi tecrübeli bir isimle oynamasına rağmen yaptığı pozisyon ve hamle hataları göze battı. Kendini toparlayıp takıma faydalı olacağına inanıyorum. Ancak olası bir sakatlık durumunda Şampiyonlar Ligi için form durumunun endişe verdiği de bir gerçek.

Aydın, dün Fatih Terim tarafından 11'de sahaya çıkması bizim için sürpriz oldu. Ancak takım için önemli bir mesajdı. İmparator, formayı çok çalışıp hak edenin giyeceğini bir defa daha gösterdi. Bal yapmayan arı görüntüsünden sıyrılmış ne yaptığını bilen bir Aydın vardı dün. Fatih Terim'le birlikte çok yol kat etse de halen o bölge için yeterli değil.

Ujfalusi, her zaman hazır görüntüsüyle yine dikkat çekti. Dany'nin kötü performansı oyununu olumsuz etkilese de, yine soğukkanlı ve başarılı bir mücadele çıkardı. Yeni sezonda da takımın en önemli parçalarından olacak. Geçen sene Semih kendisiyle oynama şansını iyi değerlendirdi. Umarım Dany'de iyi değerlendirir ve faydalı olur.

Eboue, Hamit'le iyi bir ikili olacaklarını gösterdi. Hamit'le arkalı önlü oynadıklarında hücuma daha fazla katıldı ve daha etkili bir oyun ortaya koydu. Geçen sezon çok etkili olsa da, önünde oynayan oyuncuların tam kanat oyuncusu özellikleri taşımaması onun tam performansla oynamasını engellemişti. Yeni sezonda Hamit'le oynayacağından daha etkili olacağına inanıyorum. 

Hakan Balta, Fatih Terim'le kendini bulan isimlerden. Sakatlığına rağmen iyi hazırlandığı her halinden belliydi. Geçen sezon gösterdiği performansın üstüne koyan isimlerden biri görünümünde. Bu performansını sürdürdüğü takdirde, Galatasaray ve Milli Takımın vazgeçilmezi olacaktır. 

Hamit, günün bekleneni veremeyenlerindendi. Maç eksiğini kapattığında takımın önemli bir parçası olacaktır. Tecrübesiyle, profesyonelliğiyle, liderliğiyle sadece saha içinde değil saha dışında da çok faydalı olacaktır. 

Selçuk, takımın maestrosu. Atakları yönlendiren, pas trafiğini düzenleyen, defansın arkasına öldürücü toplar atan komple bir oyuncu. Dün yanında Melo'yu aramadı dersek yalan olur. Melo, onu tamamlayan isimdi geçen sene. Defans yükünü Melo çektiğinden orta sahada iki yönlü serbest oynayabiliyordu. O yüzden Melo'nun tekrar takıma katılması hem Selçuk hem takım için çok önemliydi. Yeni sezonda da takımın saha içi lideri olacak. 

Emre Çolak, yeni sezonda yedek bekleyeceğini düşündüğüm isimdi. Ancak, dün gösterdiği performansla formayı kolay kolay teslim etmeyeceğini gösterdi. Geçen sezon başarılı bir performans gösterse de, bu sezon için o performans forma için yeterli değildi. O da bunun farkında olacak ki, iyi çalışmış, kendini çok geliştirmiş. Dünkü maçın yıldızıydı. Açıkçası performansıyla beni utandırdı. 

Umut Bulut, dünkü maçın yıldızlarındandı. Süper Kupa finalinin ardından yine çok iyi bir performans gösterdi ve galibiyeti getiren golleri attı. Beni utandıran bir diğer isim oldu. Kendisinden böyle bir performans beklemiyordum. Formayı kimseye bırakacak gibi görünmüyor. Zaten bulunduğu bölgede forma kapmak oldukça zor. Fırsatı yakaladığında iyi değerlendirmek gerek. Nitekim Umut'ta bunu iyi değerlendirdi ve formayı kaptı. 

Muslera, yine çok konsantre ve istekliydi. O kaledeyken gözümüz arkada olmayacak yine. Mondragon'dan bu yana süregelen kaleci sıkıntısı kendisiyle çözüldü. Yeni sezonda da küçük elleriyle rakip takım forvetlerine duvar örecek. 

Takım olarak değerlendirirsek tam hazır olmadığımız görüldü. Maksimum bir ay sonra maç temposu da yakalandığında takımda taşlar yerine oturmuş olacaktır. Sezonun ilk maçı her zaman zor olmuştur. Rakiplerimizin puan kaybettiği haftada üç puanla sezona başlamak güzeldi. 

Fatih Terim, dün yine futbolun sadece futbol olmadığını bir defa daha gösterdi. Haber kanallarının bile tepkisizleştiği bir ortamda insanların dikkatini yaşanan acılara çekti. Kendisi Türk futbolu ve Galatasaray için çok önemli bir değerdir. Umarım ömrünün sonuna kadar Galatasaray'ın başında yuvasında kalır. 

Taraftarımızda her zamanki gibi örnek bir maç çıkarttı. Ancak sahaya giren bir taraftar tüm güzelliklere gölge düşürdü. Umarım bir daha tekrarlanmaz ve Galatasaray taraftarı geçen sene olduğu gibi rakip takım taraftarlarına öncü ve örnek olmaya devam eder. 

Duyuru


Haftasonu yaptığım toplamda sekiz maç içeren iki kuponunda yatması, daha da vahimi sekiz maçın yedisinin tahminlerimin tam aksi doğrultuda sonuçlanması nedeniyle, bloğun kurucusu Burak Şahin'in ağır hakaretler ederek sayfadaki yetkilerimi elimden aldığı yönündeki haberler gerçeği yansıtmamaktadır. 

Keyfimizi kaçıran maksatlı dedikodulara gereken cevabı Salı tahminlerimle vermek adına sizler için hazırladığım kupon şöyle: 

461 Spartak Moskova-Fenerbahçe        Tahmin: MS 1   Oran: 1.75 
499 Helsingborgs-Celtic                           Tahmin: Üst       Oran: 1.80 
464 Bristol City-Crystal Palace                Tahmin: Üst      Oran: 1.80
497 FC Copenhagen-Lille                         Tahmin: MS 2   Oran: 2.00 

İyi şanslar.

19 Ağustos 2012

Harçlık Katlayan


''Bu bayram da hasılat düşük'' diye hayıflanan öğrenciler için hazırladığım pazar kuponuyla, bayram harçlıkları katlanacak. 
Dün yayınladığım Cumartesi kuponuna bakıp, ''senin yapacağın kuponu mikeyim'' diye düşünmeyin. Zira 65. dakikada gelen beraberlik golü ve bir acayip kırmızı kartın ardından hepinizin aklına dünkü yazımın ve yeşil yeşil ekin tarlalarının geldiğini biliyorum. Ancak sürülen tarlalar her zaman ekin vermiyor. 
İlk kuponda kötü bir sürpriz yaşandı diye moral bozmuyoruz ve çalışmaya devam ediyoruz. Günün mana ve önemine binaen bugünkü kuponumuzun ismini ''harçlık katlayan'' koydum. 
İlk maçımızı yine hepimizin yakından takip ettiği ligimizden seçtim. İBB-Beşiktaş mücadelesi. Futbolseverlerin bildiği gibi, Belediye'nin Beşiktaş'a karşı son yıllarda ciddi bir üstünlüğü bulunuyor. İBB, Beşiktaş'a karşı oynadığı son 5 resmi maçı kaybetmedi. Bu sezon Beşiktaş'ın eski teknik direktörü Carlos Carvalhal'i göreve getiren İBB, yine maçın favorisi konumunda. Benim tahminim Samet Aybaba'lı Beşiktaş'ın, Carvalhal'in Belediyesine puan yada puanlar kaptıracağı yönünde. Carvalhal Beşiktaş'tan bildiğimiz gol sonrası deparlarına bu maçta da devam eder. 
Ligimizin en renkli taraftar grubu Boz baykuşlarda bu maçla birlikte sezona merhaba diyecekler. Yeni sezonda da her renkten taraftar tarafından ilgiyle takip edileceklerine şüphe yok. 
Boz baykuşların da desteğiyle İBB kazanır. 

388 İBB-Beşiktaş                Tahmin: MS 1  Oran: 2.55 
394 MİY-Orduspor             Tahmin: MS 1  Oran: 2.10
399 Ajaccio-PSG                Tahmin MS 2  Oran: 1.40 
383 Real Madrid-Valencia    Tahmin MS 1 Oran: 1.10 

Sevdiklerinizle keyifli bir bayram geçirmeniz dileğiyle. Bol şanslar. 

18 Ağustos 2012

Hermes'in Cumartesi Tahminleri


Çeşitli nedenlerle ara vermek zorunda kaldığımız iddaa köşemize yeniden merhaba diyoruz. 
Bundan böyle her Cuma hazır kuponlar, tüyolar ve detaylı maç analizleriyle bu sayfada olacağız. 
Kimi zaman iddaa coşkusuna kapılıp evini arabasını satanlarla karşılaştığımız için uyarmakta yarar görüyorum: Bizim kuponlarımızı incelemeden evinizi arabanızı satmayın! 

Lafı fazla uzatmadan, bütün kuponlarda gönül rahatlığıyla bulundurabileceğiniz tek ihtimalli bir maçla değerlendirmelerimize başlayalım. Şike suçunu işledikleri bağımsız Türk mahkemeleri tarafından karara bağlanan kişilerin görev yaptığı iki takımın mücadelesi desem zaten hepiniz hangi maçtan bahsettiğimi anlayacaksınız. 

Evet bir tarafta Bülent Uygun'un çalıştırdığı Elazığspor, diğer tarafta Aziz Yıldırım'ın başkanlığını yaptığı Fenerbahçe. Geçen sene kader birliği yapan bu iki isim sezonun ilk haftasında karşı karşıya geliyor. İki taraf içinde duygusal bir karşılaşma olacağına şüphe yok. Ancak iddaa'da duygusallığa yer yok. Maç sonucu bahsine gönül rahatlığıyla Fenerbahçe oynayabilirsiniz. Çünkü, mahkeme kararlarını bir kenara bırakırsak Fenerbahçe'nin, Bülent Uygun'un teknik direktör olarak görev yaptığı takımlara karşı olağanüstü bir üstünlüğü bulunmakta. Maçın hukuksal ve istatistiksel analizi böyleydi. Gelelim Cumartesi kuponumuza: 


308 Elazığspor-Fenerbahçe                           Tahmin: MS 2  Oran: 1.20 
290 Toulouse-St Etienne                               Tahmin: İY 0    Oran: 1.75 
291 Valenciennes-Nice                                 Tahmin İY 1     Oran: 2.50 
187 Leicester City-Peterborough United        Tahmin MS 1   Oran: 1.45

İddaa severler için hazırladığım Cumartesi kuponum bu şekilde. Oranı yükseltmek isteyenler Fenerbahçe maçına handikap girebilirler. 
Topun yuvarlak olduğunu ve iddaa köşemizin haftanın stresinden biraz olsun uzaklaşmanız için hazırlandığını  unutmamanız dileğiyle. İyi eğlenceler. Bol şanslar. 

17 Ağustos 2012

HOŞGELDİN FUTBOL

Nihayet futbol geri döndü. Eskişehir Akhisar karşılaşmasıyla start verilen Süper Lig Sürprüz bir galibiyetle başladı. Maç başından itibaren bir türlü istediği tempoyu yakalamayan Eskişehir'in karşısında, yakaladığı kontra atak şanslarını, lider futbolcu eksikliğinden dolayı olgunlaştıramayan bir Akhisarspor vardı sahada. Nihayet son dakikada yakaladığı kontra atakta önceki pozisyonlar da yapamadığı, hücumu yönlendiren o pası yapmayı başaran Akhisarbelediyespor golü buldu ve  bu sezon lige renk katmaya aday olduğunu herkese gösterdi.




Akhisarspor'un hocası (Eski bir Galatasaraylı )Hamza Hamzaoğlu istedikleri oyunu sahaya koyamadıklarını söylese de ben Eskişehir gibi bir deplasmanda oynanabilecek en iyi oyunu oynadıklarını düşünüyorum (Potansiyelleri doğrultusunda). Rakibi geride beklediler. Oyunu çirkinleştirmediler. Kontra atakları buldukça da takımın yeteneği ölçüsünde hücm yapmaya çalıstışar.

 Akhisar eğer kontra takımı olacaksa orta sahada bu kontraları yetenekli bir ortasaha liderine (örn: Murat Erdoğan) ihtiyacı olduğu kesin.


                                           



Akhisarspor'da uzun zamandır unuttuğumuz  Oğuz, Emrah,Kürşat gibi eski dostları tekrar Süper Lig'de  görmekse maça ayrı bir keyif kattı.

                                                             
Günün kazananı Akhisardan bahsettik. Eses henüz hazır görünmedi ve Ersu Yanalla da sorunları devam ediyor. İlerleyen haftaarda gerçek Eses'i gçreceğimizi düşünüyorum