Bir Galatasaray'lı için Süper Lig: Futbolsuz geçen zamanları değerlendirme ve yeni bir Avrupa macerası için gerekli prosedürleri yerine getirme dönemidir.
Çok uzun zamandır hasret kaldığımız Şampiyonlar Ligi için artık gerçek anlamıyla geri sayıma başladık. Kalplerin ritminin hızlanmaya başladığı ilk eşik olan, grup kura çekimlerinin yapıldığı dakikalarda malesef keyfimizi kaçıran çok üzücü bir haber aldık. Tecrübe ve yeteneğiyle savunmanın bel kemiği ve Galatasaray'da hücumun başlatıcısı olan Ujfalusi'nin sakatlanması, kadroyu tamamlamış olmanın verdiği rahatlıkla kuraları izlemek için televizyonun karşısına geçen bizleri, bir anda düşüncelere gark etti.
Başta blogdan yazar ve eski ev arkadaşım Hermes olmak üzere, yakın çevremin de bildiği gibi benim savunmaya ilk tercihim, Arsenal'den hayranı olduğum, bugünün City'lisi Kolo Toure. Yaşadığı doping sansasyonuyla Ada'da gözden düşen Fildişi'linin, hem Bursa hem de Trabzonspor'la görüşmüş ve parada anlaşamamış olması, transferin Galatasaray için çok zor olmayacağını gösterdi. Ayrıca Eboue ile hem Arsenal'de hem de milli takımda yan yana oynamaları çok büyük avantaj. Ayrıca hem sağbek hem ön libero için alternatif olabilecek bir oyuncu. Stoper özellikleri, hücuma katılışları, top kullanışı ve hava hakimiyetiyle, Avrupanın üst düzey savunmacılarından biri. Ve önünde oynayabileceği en az dört sene olduğunu düşünüyorum. Fatih Terim'in maç sonrası demeci ve Eboue'nin boşboğazlığıyla, Toure isminin artık yüksek sesle söylemesi beni yeterince heyecanlanıyor. Ayrıca Fatih Hoca'nın basın toplantısında yalnızca stoper değil başka ihtiyacımız da var demesi burnuma bir çilek kokusu gitriyorsa da bir imza görmeden havaya girmek istemiyorum.Hücum hattına yapılacak bir takviyenin takımın dengesini alt üst etmesinde de çekinmiyor değilim. Zira şu haliyle bile o bölgede kadro tercihlerinin tartışma yaratacağı bu gün iyice belli oldu. Transfer konusunu burada tamamlamadan önce eğer stoper harici bir transfer yapılacaksa sol beke yapılsın diyor ve noktayı koyuyorum.
Dedğim gibi kendimizi iyice Şampiyonlar Ligi'nin havasına kaptırdık . Bu gün oynadığımız Bursa maçı, Şampiyonlar Ligi öncesi takımı görmek adına iyi bir fırsat aslında. Zira Süper Lig sürecinde kendi sahamızda bize karşı savunmayı önde kurup ort asahasını stoperlerimizin hemen önüne kadar çeken, orada baskı kuran ve biz daha hücuma çıkarken bizi zor durumda bırakan bir rakiple her zaman oynayamıyoruz. Bu maç kanımca Galatasaray için Şampiyonlar Ligi öncesi taşların yerine oturduğu maç olma değeri taşıdı. Oynadığımız oyunu ve oyuncu değerlendrmelerini ayrıntılarıyla hermes yapacaktır zaten. Ben kadro ile ilgili bir kaç kelam etmek isterim.
Öncelikle Kasımpaşa maçının ilk yarım saatinden sonra sol içe çekilen ve Selçuk'un yanında başarılı bir performans sergileyen Emre Çolak'dan bahsedelim. Geçen seneden beri ısrarla söylediğim bir şey var ki. Emre kesinlikle bir kanat oyuncusu değil. Bir kanat oyuncusunun belirgin iki özelliği vardır. Birincisi kanat oyuncusu topla kat edebilmeli, sıfıra inebilmeli. Emre topla kat etme yeteneğine sahip bir oyuncu değil ikincisi hucum anında kendi kanadında ki beke pozisyon açıp kendisi içeri topsuz kat etmeli bunu da pek göremiyoruz Emre'de. Arkasında oynayan oyucunun da Hakan balta olması ve hakanın risk almayı pek sevmemesi, sol kanadın hücumda neredeyse hiç etkili kullanılmamasına sebep oldu. Amrabat'ın oyuna girmesi ile o bölgenin nasıl hareketlendiğini sanırım hekes görmüştür. Galatasaray'ın şu andaki sisteminde (4-4-2 ) özellikle kendi sahamızda oynayacağımız maçlarda Amrabat o bölgede daha etkili ve daha doğru bir tercih olacaktır.
Emre Çolak kötü oyuncu mu ? Tabi ki hayır. Emre topu çok iyi saklayan ve uzun ve kısa mesafeli iyi paslar atabilen, zaman zaman çok iyi zamanlamayla iyi şutlar atabilen bir merkez ortasaha oyuncusu. Kasımpaşa maçına dönecek olursak Emre'nin iyi performansının yanında Selçuk'un geride nekadar etkisiz kaldığını da göz ardı edemeyiz. Selçuk'un hücumdaki etkisinin en büyük itici gücü arkasında Felipe Melo'nun varlığıdır. Yani Emre'den maksimum verim almak için şu an ki Galatasaray'ın 4-3-3 gibi bir sistem kurması lazım ki o da şu anda pek mümkün değil. Ayrıca sağ kanatta Hamit'in artan performansı ve içeri kat edeişleriyle Eboue'nin bindirmeleri de görünce, Galatasaray için en uygun sistemin geçen sezondan gelen (4-4-2) sistem oduğunu söylemek çok da zor olmasa gerek.
Ufa'nın sakatlığı demişken, Ufa gibi bir tecrübeyle yanyana oynamanın Semih için ne büyük bir şans olduğu bugün çokdaha net görüyoruz. Geçen sene Reyes ve Forlan'ın bonusu olarak düşünüp burun kıvırdığımız Çek yıldız, takıma kattığı büyük değerin yanında Semihin çıkışında da tecrübesi ve yeteneğiyle çok büyük bir paya sahip.Eğer Semih'e, Sevet veya Gökhan'ın yanında forma verilseydi bugün kendini bir takasın içinde ya da PTT birinci ligde kirada bulabilirdi. Benim Şampiyonlar Ligi'ndeki stoper tecihim, çabukluğu, tek hamleli olmayışı ve bazen kendine aşırı güveni paslarda hatalar yapmasına sebep olsa da de teknik kapasitesinin Semih'e göre yüksek oluşundan ötürü Dany. Semih ise yerli pasaportu ve potansiyeliyle ligde ilk onbirde daha fazla şans bulacaktır.( Tabi ki bir stoper transferi yapıldığı var sayılınca)
Bir diğer kaos bölgesinin hücum hattı olduğu açık bir şekilde bugün ortaya çıktı. Sezon başında bir çoğumuz Elmander, Burak ikiisinin kadronun açık ara iki ismi olacağı Umut'un ise iyi bir alternatif olarak sezon boyu kadroda kalacağı ve sezon sonunda Fransa'ya geri döneceği düşüncesindeydik. Fakat Uumut'un sezona fırtına gibi başlaması tüm hesapları alt üst etti. Yakın zaman için formalardan birini Umut kapmış görünüyor. Diğer forma için Elmander ve Burak arasında çekişme bir süre daha devam edicek.
Ben Burak'ın transerini Galatasaray'ın geçen sene eksikliğini yaşadığı deplasman golcüsü eksikliğini kapatması açısından çok önemli buluyrum. Elmander raikbi pres gücüyle zorlayan ve takımın rakip sahaya çökmesini sağlayan, takım sıfıra indiğinde çok etkili olan bir oyuncu. Ligin en iyi şutörlerinden de biri. Burak ise rakip öndeyken, savunma arkasına müthiş koşular yapan, gol bölgesine çok çabuk gelebilen, fizik gücü yüksek ama Elmander'in yırtıcılığından uzak bir forvet. Umut ise Elmander ve Burak'ın ortasında ne Elmander kadar yırtıcı ne Burak kadar süratli olan ama ikisinin özelliklerine de belli ölçüde sahip olan bir santrafor.
Elmander sezon sonu yaşadığı sakatlığın olumsuz etkilerinin fiziksel anlamda hala taşıyor olsa da Şampiyonlar Ligi 'ne kadar hazır hale geleceğini düşünüyorum. Fiziksel olarak hazır hale geldiğinde santrafor tercihleri Fatih Hoca için daha zor bil hal alacak. Bu günkü maçı ele alırsak, hücum hattında mutlaka Burak olmaıydı. Zira Bursa, savunmayı kalesine 40 metre civarında kurarken bizde bu mesafe maksimum 25 metredeydi. Orta sahamız Emre, Hamit, Melo ve Selçuk gibi statik oyunculardan kurulu olunca Elmander gibi rakip kaleye yakın oynamayı seven bir oyuncunun işi hayli zor oldu. Maç içinde daha çok orta saha civarında topla buluşan Elmander çok da etkili olamadı. Bu günkü onbir tercihini Hoca'nın iyi giden düzeni bozmama geleneğine bağlıyorum. Zira Burak, Bursa skoru 1-1 e getirip savunmayı biraz daha geri çektiği dakikalarda oyuna girmesine rağmen savunma arkasına atılan paslarda ne kadar etkili olduğunu bizlere hatırlatmayı es geçmedi. İkinci gol yine Burak'ın savunma arkasına yaptığı bir koşu neticesinde geldi. Attığı gol de kaymak oldu.
Benim fikrim ilerleyen dönemlerde Elmander fiziksel anlamda eksiklerini giderince onbirin değişilmezi olacak diğer forma ise rakibe göre Burak ve Umut arasında değişecektir.
Devler Ligi'ne daha zaman var. Bu günlük sadece büyük heyecan öncesi takımın durumundan bahsedelim. Gurubumuzu ve gruptaki durumumuzu daha sonra ele alalım diye düşündüm.
SON OLARAK KAFAMDAKİ ŞAMPİYONLAR LİGİ KADROSU
MUSLERA
EBOUE - TOURE - DANY - BALTA
MELO
SELÇUK
HAMİT AMRABAT
BURAK(UMUT)
ELMANDER