23 Aralık 2012

Kayıp Futbol


Sezonun ilk yarısını maçtan çok önce bitirmiş 22 adamın oynadığı oyun taraflı tarafsız bütün futbolseverleri hayal kırıklığına uğratmıştır. Hafta içi zorlu bir kupa maçı oynayan Trabzonspor'un zaten bir puana razı bir oyun ortaya koyacağı bekleniyordu. Ama hafta içi maç oynamayan geçen hafta ezeli rakibini yenen moralli Galatasaray'ın neredeyse tek bir pozisyona bile girememesi sürpriz oldu. Kötü zeminde oynanan kötü futbol sonunda puanlar paylaşıldı. İki takımın oynadığı oyuna bakarak aldıkları birer puanın bile fazla olduğunu söylemek mümkün. Türk futboluna damga vurmuş çok şey katmış iki teknik direktörünün karşı karşıya geldiği maçta daha fazlasını seyretmek bütün futbolseverlerin hakkıydı diye düşünüyorum. 

Hafta içi zorlu bir mücadele oynayan Trabzon'un 60. dakikadan sonra fizik olarak oyundan düşeceğini tahmin ediyordum ama öyle olmadı. Galatasaray'ın rakibini yormaktan uzak futbolu Trabzon'u hem oyunda tuttu hem de galibiyet için umutlandırdı. Yapılan değişikliklerle Galatasaray'ın hareketlenmesi ve pozisyona girmesi beklenirken 60'tan sonra etkili olan ve pozisyonlar bulan taraf bordo mavililerdi. Oyuna girdikten sonra sıfır katkıyla oynayan Aydın yerine girdiği Amrabat'tan bile kötü bir performans gösterdi. Galatasaray adına sahanın en faydalı en hareketli ismi olan Hamit oyundan alınınca da takım tamamen durdu. Özellikle son bölümde Alanzinho ve Adrian'la etkili olan Trabzon baskı kursa da golü bulamadı. Maç da hak edildiği gibi berabere sona erdi. 

Bu sonuçla Galatasaray ezeli rakibiyle puan farkını 8'e çıkarma fırsatını da tepmiş oldu. Bugün galip gelmiş olsa ligde ipleri tamamen eline almış olacaktı. Yinede devreyi lider tamamlamak önemliydi. Devre itibariyle hem ligde hem Avrupa'da hedeflerimize ulaşsak da çözmemiz gereken ciddi sıkıntılar var. Kilit oyuncuların form durumunu yukarı taşımak ve en az iki takviye yapmak zorundayız. 

Artık skoru değiştirmek adına Aydın'dan Emre'den medet ummamalıyız. İlk devre işler yolunda gitti ve hem Şampiyonlar Liginde yolumuza devam ettik hemde ligi zirvede bitirdik. Ancak gerek Şampiyonlar Liginde tur atlamak gerekse ligi şampiyon bitirebilmek için takımın en az iki takviyeye ihtiyacı var. Kapanan takımlara karşı pozisyon bulamamak, dikine etkili oynayamamak, rakibin dengesini bozamamak ve topu rakip yarı sahada tutamamak Galatasaray'ın bu sezon yaşadığı en önemli sıkıntılar. Bir sol bek, birde 10 numara diye tabir edilen yaratıcı oyuncu alınmalı. Bulunabilirse de hem tecrübeli hem de kaliteli bir defans oyuncusu alınabilir. 

20 Aralık 2012

Endüstriyel Kura

Şampiyonlar Liginde 2. Tur eşleşmeleri Nyon'da gerçekleşen kura çekimiyle belli oldu. Buna göre eşleşmeler; 
şeklinde gerçekleşti. 

Galatasaray'ın grup kuralarındaki şansının devam etmesi hepimizi sevindirdi. Terim ve ekibinin grup maçlarının tamamlandığı günden bu yana gönüllerinden geçen rakibin Schalke olduğunu biliyoruz. Bu yüzden bu kuraya en çok onların sevindiğini tahmin ediyorum. Bununla birlikte olası rakiplere bakıldığında Schalke'nin de kura öncesi gönlünden geçen takımın Galatasaray olduğunu söylemek yanlış olmaz. Yani şu eşleşmeler arasında eşleşmeden iki ekibinde memnun olduğu tek eşleşme diyebiliriz. Belki birazda Porto-Malaga eşleşmesi için benzer şeyler söylenebilir.

Her ne kadar şanslı bir kura çeksek de Galatasaray'ı birbirinden zorlu favorinin olmadığı iki maç bekliyor. Neticede iki denk takımın başa baş mücadelesi olacak. Rakip kim olursa olsun iki ekibinde hücum oyununu benimsemeleri itibariyle maçların bol pozisyonlu bol gollü olacağını düşünüyorum. Hal böyle olunca iki maçta birbirinden keyifli, birbirinden çekişmeli geçecektir. 

Bu eşleşmenin Galatasaray için en önemli boyutuysa sezon başında hayal olarak görülen çeyrek finalin hedef haline gelmesi ve beklentilerin yükselmesidir. Rakip Schalke değilde Barcelona, Bayern, veya Dortmund olsaydı kimse çeyrek final beklentisi içinde olmayacak Galatasaray takım olarak rahat maçlar oynayacaktı. Ancak rakip Schalke olunca tüm camia beklenti içine girdi ve çeyrek final hesapları yapılmaya başlandı. Bu beklenti takıma baskı olarak yansıyacaktır. Bu noktada Terim ve ekibinin bu baskıyı lehimize çevirerek motivasyona dönüştüreceğine yürekten inanıyorum. Çünkü daha önce yaptık yine yaparız. 

Bu eşleşmenin takımımız için bir diğer önemli boyutuysa transfer politikası olacaktır. Çünkü artık olası transfer hedefleri belirlenirken çeyrek final hesapları gözetilerek yapılacaktır. Bu yüzden Galatasaray'ın devre arası transfer döneminde cömert davranacağını düşünüyorum. 

Galatasaray-Schalke eşleşmesinin dikkatimi çeken tuhaf bir yönü var. Galatasaraylı renktaşlarım kızacak belki ama değinmeden edemeyeceğim. Schalke'nin ana sponsoru Gazprom'un Şampiyonlar Ligi resmi sponsorları arasına katıldığı sene Schalke'nin 2. Tura yükselme başarısı göstermesi; benzer şekilde Yapı Kredi'nin Şampiyonar Ligi sponsorları arasına katıldığı sene Galatasaray'ın 2. Tura yükselmesi ve bu iki takımın gönüllerinden geçtiği gibi birbirleriyle eşleşmeleri dikkatimi çekti. Grup kuralarına da bakılırsa bu iki takımın nispeten kolay rakiplerin bulunduğu gruplara düştüğünü görebiliriz. İnsanın aklına ister istemez UEFA'nın sponsorlarını memnun etme çabası içinde olabileceği ihtimali geliyor. Başlığı da futbolun paranın esiri olduğunu vurgulamak için kullandığımız endüstriyel futbol deyiminden esinlenerek endüstriyel kura koydum. Kim bilir artık kuralar da şansa göre değil para sahiplerini memnun etme kaygısına göre çekiliyordur. 

17 Aralık 2012

Doğru Oynamak



Öncelikle şunu söylemeliyim ki yıllardır bu kadar gerilimsiz, bu kadar heyecansız, kaybedenin sadece üç puan kaybedeceğini, kazananınsa daha fazlasını kazanmayacağını bildiği ve doksan  dakikaya binlerce anlam yüklemediği bir derbi yaşamamıştık.

Geçen sezona nispeten  bir çok oyuncusu düşüşte olan Galatasaray'la bal yapmayan arı Fenerbahçe dün TT Arena'da karşı karşıya geldi. Galatasaray'ın bu sezon bir çok oyun zaafı olduğunu buradan bin kere söyledik. Ve az çok Galatasaray'ı takip etmiş tüm teknik direktörler Galatasaray'ın bu zaaflarından faydalanmaya çalıştı kısmen de başarılı oldu. Aykut Kocaman hariç.

Maç öncesi Fenerbahçe'nin Galatasaray'a karşın maçı kontrol edebileceği tek bölge Topal, Meireles, Cristian üçlüsünden oluşan orta alandı ki Fenerbaçe bu bölgede iki pas yapmayı dahi denemeden topu sahanın her yerinden Sow'un bulunduğu bölgeye şişirmeyi tercih etti. Bu taktikte tek akılcı durum Sow'un sıklıkla Amrabat'ın savunma zaafı dolayısıyla Riera'nın yalnız kaldığı bölgeye koşular yapmasıydı ki o bölgenin oyuncusu olan Kuyt'la beraber Galatasaray kalesine gelmek kolaylaşacaktı. Ama Fener'li oyuncular bu topları daha kendi yarı sahasından atmaya kalkışınca Galatasaray orta sahası her topa rahatlıkla müdahale etti. Fenerbahçe için dünkü derbi taktiksel anlamda bundan ibaretti.

Galatasaray ise kendi sahasında kazanma isteği daha belirgin taraftı. Elmander'in yokluğunda hücumda top tutma konusunda büyük sıkıntı yaşayan, gollerin büyük çoğunluğunu savunma arkası koşularıyla bulan Galatasaray'a karşı Fenerbaçe'nin savunmayı geride kuracağını herkes tahmin ediyordu zaten. Bu anlayışta Galatasaray golü bulana kadar orta sahada ısrarla pas yapmaya çalıştı. Bu paslaşma ilk meyvesini Hamit'in direkten dönen şutuyla verdi. Orta sahada bol miktarda pas yapmak hem rakibi yormak için hem doğru şutu bulmak için hem de Galatasaray'ın geçen yıldan bu yıla belkide eksilmeden devam eden tek özelliği olan duran toplardaki etkisini kullanmak için en doğru hücum anlayışıdır ki Riera'nın ölümcül ortasına dokunma şanssızlığı Bekir'e nasip oldu.

Bu dakikadan sonra Galatasaray'ın belki de maç boyunca hatalı oynadığı tek bölüm başladı. Fenerbahçe için Burak tehlikesi varsa Galatasaray için de Sow tehlikesi var düşüncesiyle savunmanın iyice geri yaslanması Melo'nun onların önüne kadar gelmesi sonucu Fenerbahçe, Gataasaray sahasına topla gelmeye başladı. Fenerbahçe'de hücum anlayışı sağlıklı olmasa da Sow'a şişirilmek istenen bir top Riera'dan döndü ve beş kişi ile ceza sahası içinde dizilmiş Galatasaraylıların boşalttığı alandaki Hasan Ali'nin ters ayakla yaptığı mükemmel vuruş skoru eşitledi.

Tekrardan skor arayan taraf durumuna düşen Galaatasaray doğru yaptığı işe döndü ve orta saha da top çevirmeye başladı. Cristian'ın Selçuk'a yaptığı faul sonrası arkadaşlarına serzenişi durumun Fenerbahçe adına vehametini anlatıyordu aslında. Selçuk'un usta işi vuruşu kimse için sürpriz olmadı. Skoru bulan Galatasaray bu kez bir sıfır öne geçtikten sonra yaptığı hatayı yapmadı. Özellikle Hamit'in ilk yarı performansı Galatasaray için çok değerliydi.


Devre arasında iki teknik adamdan da kesin değişiklikler bekleniyordu. İlk tahmin Sezer - Meireles değişikliğiydi. Hem sarı buçuk faulü, hem kötü futbolu, Galatasaray karşısında hakim olamadığı orta sahayı Muhtemel Yekta takviyesiyle İyice rakibe vermek istemeyecek olan Fenerbahçe'nin ilk tercihi olmalıydı ama Kocaman buna gerek görmedi. Terim ise memnun olduğu gidişata on beş dakika daha şans verdi. Bu dakikalarda Galatasaray, Amrabat'la bir kaç kere etkili gelse de hücumları sonlandıramadı. Bu tip maçlarda en sıkıntılı bölge Amrabat'ın arkasında kalan Riera'nın bölgesi olur. Buna rağmen Riera dün maçın en iyisiydi. Hem oynatmadı hem oynadı, çalımlar attı, orta sahayı rahatlattı. Hem sol bek hem sol iç gibi oynadı. Bir çok kez de Selçuk ve Melo'nun yüzü FB kalesine dönük top almasını sağladı. 60.dakikadan sonra Terim Umut - Yekta değişikliğiyle orta sahayı beşleyince maç Fenerbahçe adına sona erdi. FB savunmasının alan bırakmadığını gören Burak, orta sahaya yaklaşıp kaleye otuz beş kırk metre mesafelerde top tutup pas yapmaya faul almaya başladı. Yekta kesinlikle takımın önemli değerlerinden biri. Daha fazla sahada kalmayı hak ediyor. Dün yine çok iyi işler çıkardı. Tek eksiği rakip Fenerbahçe de olsa kaleyi gördüğü yerden vurmaması. Son yirmi dakikada üç dört etkili pozisyona giren Galatasaray bu pozisyonlardan gol çıkaramasa da Fenerbahçe'ye de pozisyon vermedi. Zaten Kuyt'ın yerine oyuna giren Krasic'e pozisyon versen kaleye gidecek hali de yoktu. Maç belkide son yılların pozisyon başına gol oranı en yüksek derbisi olarak 2-1'lik skorla bitti.

 Futbolda iyi oynamak kadar doğru oynamak da önemlidir. İki takım da çok iyi futbol oynayamadıkları bir dönemde karşılaştılar. Doğru oynayan kazandı.

16 Aralık 2012

Kanarya Avı


Galatasaray Akhisar maçıyla birlikte sezonun en rahat ikinci maçını oynadı. Karşısında beklemediği kadar ürkek ve isteksiz bir Fenerbahçe bulunca zaman zaman afalladı. Maçın son bölümünde farkı açabilecek pozisyonları bulsalar da oyunu tutmayı tercih ettiler ve tepki gösteremeyen rakibini rahat bir şekilde geçtiler.

Galatasaray maç içinde sezon boyu yaşadığı önde top tutamama sıkıntısını yaşadı. Umut-Burak ikilisi önde hiç top tutamadı ve top bir o yarı alana bir bu yarı alana gidip geldi. Ancak rakip bunu kullanamadı ve Galatasaray karşısında pozisyon bulamadı.

Bu sezon iki ekibin oynadığı maçlara bakılacak olursa bu maçın pozisyon anlamında kısır geçmesi normal. Ancak derbi havasının farklı olacağı düşüncesi taraftarları beklentiye sokmuştu ama öyle olmadı. Deplasman performansı ortada olan Fenerbahçe, Gaatasaray'ın gollerine tepki veremedi. Pozisyona girmekte zorlanan iki ekibin mücadelesini daha çok isteyen taraf kazandı. Fener balı devreye girip Hasan Ali Türkiye kariyerinin ilk golünü ceza sahası dışından voleyle atmasa maç çok önce kopabilirdi. Neticede hakeden kazandı.

Maç kör döğüşü şeklinde devam ederken Terim'in Yekta hamlesi ve ortayı 3'lemesi maçın kontrolünün tamamen Galatasaray'a geçmesini sağladı. Maç başından beri yaptığı agresif hareketler ve top kayıplarıyla dikkat çeken Meireles'in kırmızı kart görmesi de zaten reaksiyon gösteremeyen sarı lacivertlileri tamamen maçtan düşürdü.

Selçuk'un muhteşem frikiği bizim için maçın en keyifli anıydı desek yanlış olmaz. İlk kez bir frikik pozisyonunda kalecinin ters köşeye gittiğine şahit oldum. Bu kalecinin Volkan olmasıysa keyfimizi katladı. Aklınca sağ köşeyi tuttuğunu gösterip Selçuk'u sola yönlendirdiğini sanan Volkan sola, top sağa gitti ve harika bir gol izledik.

Sezon başında Aykut Kocaman'a çok tepki gösterilmesi bizleri çok endişendirmişti. Ancak üst üste gelen birkaç galibiyetle hem Aykut hem biz Galatasaray taraftarı rahat bir nefes aldık. Bugün de kendisinin Galatasaray için ne büyük bir şans olduğunu bir kez daha gördük. Akhisar'dan sonra sezonun en rahat galibiyetini aldıysak kendisinin de önemli payı olduğunu belirtmeliyiz. Kendisinin 17'de16 yapabileceğine inanan taraftarlarıyla hep beraber olmalarını dileyelim. Galatasaray'ın yükünü azaltıp önünü açan bir rakibe her daim ihtiyacımız var.

Rakiplerin bu form durumu Galatasaray'ı rehavete sürüklüyor. Bu yüzden oyuncular lige konsantre olmakta sıkıntı yaşıyor. Şampiyonlar Ligi'nden elenene kadar lider olmamız durumunda şampiyonluğa çok rahat uzanacağımıza inanıyorum. Lige tam konsantre bir Galatasaray şu ortamda ligi rahatlıkla domine edebilecek güce sahip.

8 Aralık 2012

Şampiyonluk Yolunda bir Aslan s2e15


Fenerbahçe derbisi öncesi zorlu Sivas deplasmanından 3 puanla dönmek önemliydi. Henüz maçın başında 43. Saniyede gelen gol Galatasaray için moral oldu. Bu golden sonra özellikle maçın ilk yarım saatinde Sivasspor çok etkili oldu. Özellikle Erman Kılıç bulduğu pozisyonları değerlendirebilse bambaşka bir sonuç çıkabilirdi ortaya. Ancak beraberliği yakalamasına rağmen öne geçmeyi başaramayan Sivas bir anlık duraksamanın bedelini ödedi ve yeniden geriye düştü. Bu dakikadan sonra maçın başındaki temposunu yavaş yavaş kaybetmeye başlayan Sivas ikinci yarıya da temkinli başladı. Maçın 57. dakikasında Yekta'nın güzel pasına iyi hareketlenen Umut şık bir vuruşla topu ağlarla buluşturdu. Yekta, sadece goldeki katkısıyla değil maçın genelindeki güzel oyunuyla forma yarışında bende varım dedi. Bu sezon oynadığı bütün maçlarda çok faydalı olan Yekta derbi 11'ini belirlerken Terim'i epey zorlayacaktır. 

Braga maçında olduğu gibi bu maçta da Semih-Dany ikilisi çok iyi bir oyun ortaya koydular. Özellikle Dany çok kritik müdahalelerde bulundu ve sonuca direkt katkı yaptı. Bu uyum ve moral zorlu Fenerbahçe maçına olumlu yansıyacaktır. 

Geçen sezona oranla az pozisyon buluyoruz ama forvetlerimizin bitirici kimliği sayesinde çok gol atıyoruz. Ancak özellikle oyunu geride kabul eden rakiplere karşı neredeyse hiç pozisyon bulamadığımız maçlar oluyor ve önemli puan kayıpları yaşıyoruz. Bugün gerek erken bulduğumuz gol, gerekse hiç geriye düşmemiş olmamız galibiyeti getiren etkenlerdi. Yinede maçın ilk yarım saatindeki oyun düşündürücüydü. Neredeyse hiç topu ilerde tutamadık. Bu sıkıntıyı Umut Burak ikilisinin oynadığı bütün maçlarda yaşadık. Hakan Balta'nın formsuzluğuna önünde oynayan Amrabat'ın düşük savunma katkısı eklenince o kanattan çok pozisyon verdik. Bunların birinde Balta sarı kart gördü ve derbide cezalı duruma düştü. Tabii Hakan'ın form durumu düşünüldüğünde bunun ne derece ceza olduğu da tartışılır. 

Bugün net bir skorla kazanmamıza rağmen ben hala orta alanı üçlememiz gerektiğini düşünüyorum. Braga maçının ilk yarısında olduğu gibi bu maçın ilk yarım saatinde de orta saha üstünlüğü hep rakipteydi. Orta alanı üçlememiz hem defansı hem takımı hemde Selçuk'u rahatlatacaktır. Selçuk'un bu seneki etkisiz oyununun nedeninin rakibe orta alanda üstünlük kuramamamız olduğunu düşünüyorum. Geçen sene Elmander-Baros, Elmander-Necati ikililerinin orta alana katkıları tartışılmazdı ancak Umut-Burak ilerde top tutabilen orta alana yaklaşıp pas yapabilen forvetler değil. Bu yüzden rakiplerimize orta sahada bir türlü istediğimiz üstünlüğü kuramıyoruz. Bunu orta sahayı üçleyerek çözersek hem kolay gol yemeyeceğimize hemde hücumda daha etkili olacağımıza inanıyorum. Bunları sezon başından beri üçbinbeşyüzüncü kez söylüyoruz ama olsun. Kaybetsek de kazansak da biz gördüğümüzü söylemeye devam edeceğiz. 

6 Aralık 2012

Yaşasın Yeni Kral


Galatasaray ilk yarıda grup liderliğini garantilemiş, bir an önce bitse de gitsek havasındaki takım hüviyetindeydi. İlk devrede izleyenleri üzen şey takımın geride olması değil, oynanan oyundu. Taraftar Şampiyonlar Ligi özlemiyle turun heyecanını günler öncesinden yaşamaya başlamasına rağmen sahadaki oyuncularda bu heyecanın yarısı bile yoktu. O oyuna rağmen devreyi bir farkla geride tamamlamamız şanstı. Açıkçası Terim'den devre bitmeden hamle bekledim ama bütün sinirine rağmen devre sonuna kadar sabretti. Devre arasında Burak Şahin'le aramızda maçı değerlendirirken ikimizde orta sahanın güçlendirilmesi konusunda hemfikirdik. Benim beklentim Elmander ve Melo'nun çıkıp Yekta ve Amrabat'ın girmesi yönündeydi. Çünkü sahada geldiği günden beri en kötü oyununu oynayan bir Elmander vardı. Terim'de inanamamış olacak ki devre sonuna kadar sabretti kendisine. Nitekim Terim ikinci yarıya hem iki oyuncu değişikliği hemde diziliş değişikliği ile başladı. Orta alanı beşledi ve ilk yarıda rakibe bıraktığımız orta alan üstünlüğünü biz aldık. İki takım arasındaki kalite farkı da bu andan itibaren ortaya çıktı ve ihtiyacımız olan golleri atarak turu söküp aldık. 

Sezon başından beri istenilen oyunu birkaç maç dışında ortaya koyamayan Galatasaray için bu maçın kırılma maçı olduğuna inanıyorum. Sezon başından beri bu oyuncuların 4-4-2 dizilişinde etkili olamayacağını sürekli yazdık çizdik. Geçenlerde Terim'de Gs Tv'deki röportajında yeni oyuncuların 4-4-2 dizilişine uyum sağlayamadığından bahsetti ve gerekirse dizilişten vazgeçebileceğinin sinyallerini verdi. Ama puan kayıplarına rağmen ligde lider, Şampiyonlar Liginde tur şansımızın devam etmesi Terim'in B planını ertelemesine neden oldu. Terim nasıl geçen sene Gaziantep maçından sonra 4-3-3'den vazgeçip elimizdeki oyuncu tipine daha uygun olan 4-4-2'ye döndüyse bence bu maçın ikinci yarısından itibaren mevcut kadromuza daha uygun olan 5'li orta saha sistemine dönmüştür. Yani umuyorum öyle olmuştur. Eğer bu maçın ikinci yarısında olduğu gibi bundan sonra orta alanı kalabalık tutarsak, ligde galibiyet serisi yakalayarak farkı açacağımıza inanıyorum. 
Şampiyonlar Liginde bu sezon için hedeflediğimiz başarıyı yakaladık. Ancak söz konusu Galatasaray olduğu için hedef hep kupaya kadar gitmektir. Birkaç takviye ve şanslı bir kura ile çeyrek finalin hayal olmadığına inanıyorum. Biz Avrupa'da elde ettiğimiz başarıları hayal ederek ve inanarak kazandık. Bugün Avrupa'nın en önemli 3 kupasından 2'si müzemizdeyse bir an olsun tükenmeyen inancımız ve son saniyeye kadar gösterdiğimiz mücadeledendir. 

İnancın vücut bulmasıdır Galatasaray. Tebrikler Aslanlar. Tebrikler İmparator ve ekibi. 

Bugün attığı golle Galatasaray'da yeni bir kulüp rekorunu daha kıran Burak Yılmaz'ı bilerek sona bıraktım. Burak Yılmaz bugün attığı golle artık Galatasaray'da kendini kabul ettirmiş ve o bölgenin ilk sahibi olmuştur. Her ne kadar Galatasaray'da büyük oranda kabul görmüş olsa da kendisine muhalif belli bir kesim vardı. İşte bugünden itibaren artık tüm camiaya kendini kabul ettirdiğine inanıyorum. Muhtemelen Terim bundan sonra 5'li orta sahayı tercih edecek ve kendisi de ileri uçta tartışmasız ilk tercih olacaktır. Nitekim yazının başlığını da kendisine atfen yazdım. Yaşasın yeni kral.