31 Mayıs 2009

ALTIN 11


-Bir sezonu daha geride bırakırken bana göre bu sezonun en değerli 11'ini sizlerle paylaşmak istiyorum.
Kaleci:
Rüştü Rençber
(Beşiktaş)

Defans:
Gökhan Gönül , Tomas Sivok , Bilica , Hrvoje Cale
(Fenerbahçe) , (Beşiktaş) , (Sivasspor) , (Trabzonpor)

Orta Saha:
Arda Turan , Fabian Ernst , İbrahim Dağaşan , Rodrigo Tello
(Galatasaray) , (Beşiktaş) , (Sivasspor) , (Beşiktaş)

Forvet:
Milan Baros , Filip Holosko
(Galatasaray) , (Beşiktaş)

ŞAMPİYON BEŞİKTAŞ

2008-2009 sezonu şampiyonu Beşiktaş...

-Şampiyonluk yarışının son haftaya kadar devam ettiği bu sezonun sonunda ipi göğüsleyen, Beşiktaş oldu ve bunu 2006 da Fenerbahçe yi şampiyonluktan eden şehirde, Denizli de yaptılar.Elbette bugünkü maçın atmosferi o günkünden çok farklıydı ama birçok kişinin kafasındaki acabalara prim vermeden, aldığı galibiyetle hiçbir yerden skor beklemeden 6 yıl aradan sonra şampiyon oldular.


-Bu şampiyonlukta ki en büyük paylardan biri kuşkusuz Mustafa Denizli ye ait,tecrübeli hoca gerek sakinliği,gerek kriz yönetimleri gerekde kahin gibi verdiği demeçlerle bu yıla damgasını vurdu.Medyamızda ki 'şansı ile kazandı' söylemlerine nispet yaparcasına Fenerbahçe den sonra Beşiktaş ıda şampiyon yapan ilk teknik direktör oldu.Bunun yanı sıra Fenerbahçe,Galatasaray ve Beşiktaş ın üçünü birden şampiyon yapan ilk teknik direktör oldu.Sanırım Mustafa hoca herkese gerekli cevabı bu sene vermiş oldu.

-Bu başarıda belkide başkanlığa geldiği günden beri aldığı en doğru karar olan Yıldırım Demirören i de kutlamak gerekir.Şimdi şunu diyebilirsiniz son çaresiydi zaten ama Mustafa hoca geldikten sonra futbolla ilgili bütün kararları ona bırakarak kendisini pasifize etti.Bu idare şekli Türkiye de bizim alışkın olmadığımız bir durum bu yüzden Yıldırım Demirören i tebrik etmek gerekir.

30 Mayıs 2009

BİR DUBLE BJK , KEYİF VERİR












Video Ekle

FA CUP HİDDİNK'İN



Sadece 4 ay için Londraya gelen Hiddink, Chelsea'de de fark yaratmayı başardı. Bu gün FA Cup'ı alan Hollanda'lı, Cv sine bir kupa daha eklerken "Kimsenin elinde sihirli değnek yok"bahanesini da yıkmış oldu. Bazılarında var.

BOL ŞANSLAR


Arkadaşlar bu haftaki maçlarda ki tahminlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum umarım yardımcı olabilirim.
1)Konya-Ankara
Bu macta Konya Ankaraspor u yenip Antalya dan gelecek haberi bekleyecektir.

2)Denizli-Beşiktaş
Beşiktaş kazanıp şampiyon olacaktır.

3)Austria Wien-A.Karnten
wien bu maçtan galibiyetle ayrılacaktır.

4)Atl. Madrid-Almeria
Madrid ekibi maçı kazanacaktır.

5)Valencia-Bilbao
Ev sahibi kazanacaktır ve avrupa ligine gidecektir.

6)Xerez-Eibor
İspanya 2. liginden olan bu maçta lider artık küme düşmeyi neredeyse garantilemiş Eibor u yenecektir.Xerez i kuponlarınızdan ayırmayın.

7)Sevilla Atletico-Tenerife
Bu maçta aynı ligten Tenerife galip gelecektir.

8)Zaragoza-Albacete
Bu İspanya 2. liginden 3. maçımız bu maçta da Zaragoza rakibini yenecektir.

9)Roma-Torino
Bu maçta iddaasız Roma nın küme düşme potasındaki rakibini yenecektir dediklerimle yazdığım ters olsa da 11 eksikle bu maça çıkacak olan Torino kaybedecektir ve 2.lige düşecektir.

10)Bari-Treviso
İtalya 2 liginden bu maç banko Bari galibiyeti ile bitecektir.


28 Mayıs 2009

BİR ROMA MASALI

Roma Olimpiyat Stadı bu gün Collezium havasına bürünmüştü. Unutulmaz Gladyatör filminin, muhteşem şarkısı, We are free now eşliğinde, glayatör kıyafetli bayanların yaptığı gösteri futbol severlere, maç öncesi keyifli anlar yaşattı.

Maçın Hikayeleri


Barcelona FC, Manchester United Final karşılşması bir çok hikayeyi içinde barındırsa da; Dünyanın en iyi iki futbolcusu kim sorusuna, kısmende olsa verebilceği cevap bütün hikayelerin önüne geçti.
Messi mi? Ronaldo mu?

BEKLENEN REKABET BUYDU

Bu iki kare ise, iki oyuncunun maç boyunca gösterdikleri performansların yüzlerine aksedişi gibi.

Bu soruya bir maç üzerinden cevap bulmak doğru olmaz tabi. Ama bu sorunun cevabını nu karşılaşmadan bekliyorsanız. Cevap açık.

Benim görüşüm değil. Final'in görüşü.




Birçokları Messi mi ?Ronlado mu ?tartışa dursun. Benim Kafamda ki soru Başkaydı.
Messi mi, İniesta mı ?


Bu gece kafamda ki soruya cevap bulmayı beklerken. Zihnimi yeni bir soru kurcalamaya başladı.
Messi mi? İniesta mı? Xavi mi?

Maçın yıldızı tartışmasız Xavi idi. (zaten maçın adamı seçildi)

Ve Henry amacına ulaştı.
Tam sekiz sene Arsenal'de fırtına gibi esen. Klüp tarihinin en büyük başarılarına imza atan Fransız. Kuzey Londra ekibinde önce 17 Mayıs 2000 de UEFA kupası finalinde Galatasary'a. 17 mayıs 2006 te bu kez Şampiyonlar ligi Finalinde Barcelona'ya kaybetmiş ve 2006-2007 sezonu sonunda, Arsen Wenger için, ona ve genç ekibine çok inanıyorum ve hayranım ama benim bekleyecek sekiz senem daha yok diyerek Arsenal'den ayrılma kararı almış ve bir Avrupa Kupası almak için, hedefiyle doğru orantılı olan Barcelona'ya transfer olmuştu. Geçtiğimiz yıl düşük performanslarına rağmen Deco ve Ronaldinhonun arkasında bekleyen ve sezon başındaysa takımdan ayrılması gündemde olan Henry. takımda kalarak Barca'nın bu muhteşem senesinde müthiş performansıyla hem amacına ulaştı hem Barca'nın hedefine ulaşması yolunda vazgeçilmez parçalardan biri oldu.




Bu gün farkettim ki Barcelona bekleri Cristiano Ronaldoyu sahadan siliyor. Stoper olmasına karşın, serde beklik var kabilinden bu gün defansın sağında oynayan Puyol, Ronaldoya adım attırmazken, yaptığı bindirmelerle de (iyi orta yapamamasına rağmen) United savunmasına zor anlar yaşattı.
Hal böyle olunca, aklıma hemen Barca'nın geçen sene United'a elendiği yarı final karşılaşmaları geldi. İki maç boyunca Ronaldo'yu sahada görmemiştim. Zambrotta adeta Ronaldoyu silkulase etmişti. Tıpkı bu gün Puyol'un yaptığı gibi.
Zira bu gün Ronaldo'yu maçın başında attığı freekick dışında sadece Puyol'a yaptğı fauller sırasında gördüm.

Büyük oyuncular büyük maçlarda veda ediyor. 17 mayıs 2000 UEFA kupası finali öncesi Fatih Terim'in konuşmasını dinleyenler. Galatasaraylı futbolculara Henry ve Owemars la birlikte, en çok dikkat etmeleri gereken adamın sol kanattan yaptığı bindirmelerle Brezilya'lı oyuncu Silvinho olduğunu hatırlayacaktır. Neyse ki silvinho 2006 de ki Arsenal Brcelona finalinde Barcelona forması giyiyordu yani bu onun ikinci kupası. Bu günü özel yapansa Bu maç bu gün itibariyle 35 yaşında olan Silvinho'nun son maçı olmasıydı. Önce haftasonu Nou Camp'da ki muhteşem kutlama ve bu gün ikinci kez en büyük kupayla taçlanan ve tamamlanan futbol macerası.
ÖRNEK





Finallerde ilk gol Eto dan 2006 Daki finalde Larsson'dan aldığı pası Almunia'nın kapattığı köseden ağlarla buluşturmuştu Eto. Geçen sene büyük sorunlar yaşadı. Sezon başında da takımdan ayrılması gündemdeydi. Ama Guardiola onu takımda kalmaya ikna etti. Ligde 30 gol atan Eto bu gün de, yine ilk golü attı. 2006 da ki golü de andırıyordu attığı gol.


Stajyer kupaları üçledi
Bu gün sahada tarihe geçmeyi bekleyen iki teknink drektör vardı. Bir Antrenörlük kariyerine 1978 yılında Aberden ile başlayan ve 1986 yılında geldiği Manchester United kulubünde Efsane olan 68 yaşında ki Sir Alex Ferguson. Diğer tarafta Ferguson göreve başladığında sadece 7 yaşında olan ve buseneye kadar hiçbir profösyonel takım öalıştırmamış, Barca'nın eski B takımı antrenörü ve efsanevi futbolcusu Guardiola.
Alex Ferguson Sayısız başarılarına bir yenisini daha eklemek isterken, Şampiyonlar Ligini iki sene üst üste kazanan tek antrenör olarak tarihe geçmeyi bekliyordu.Ama tarihe geçen poröfosyonel kariyerinin ilk senesinde üç kupayı birden kaldıran Guardiola oldu. Ayrıca hem sahaya sürdükleri takımlar, hem maç içerisinde yaptıkları değişiklikler göz önünde bulundurulunca hangisi daha tecrübeli diye düşünmekten kendimi alamadım.
Ferguson şaşırttı Ferguson Barcelona'yı daha önce hiç izlememiş gibiydi. Bu gün bir kaç kez Barcelonayı izlemiş herhangi biri.Barca'ya karşı ortasahayı sağlam tutmak gerektiğini aksi halde Xavi, İniesta ikilisinin maç boyu size kabir azabı çektireceğini sçyleyebilir.Ki böylede oldu. Buna karşılık Ferguson tek ortasaha oyuncusu gibi ortasaha oyuncusu olan Schols'u sekseninci dakikaya yaklaşılırken oyuna soktu. Skor 2-0 dı.
ALT YAPI










Bu gün Barcelona ilk onbirinde alt yapıdan gelen tam yedi oyuncu vardı. Bir de Tekin Direktör.





27 Mayıs 2009






Şampiyonluk yarışındaki takımlarımız geçen sen bu puanları alsalardı kaçıncı sırada olurlardı kırmızı renkle takımlarımızın 2007-2008 sezonu durumları, mavi renkle ise 2008-2009 sezonu durumları iki sezonun 33. hafta sonucunda lig sıralamalrına göre , şahsım tarafından düzenlenmiştir. (takımlar puan ve averaj olarak sıralanmıstır)



1 Galatasaray 76 39
2 Fenerbahce 73 37
3 Sivasspor 70 26
4 Beşiktaş 70 22
5 Beşiktaş 68 26
6 Sivasspor 66 27
7 Trabzonspor 65 21
8 Fenerbahce 58 23
9 Galatasaray 58 17
10 Kayserispor 55 23
11 Bursaspor 55 10

Enteresan bir şekilde görünüyor ki geçtiğimiz sezonla kıyaslandığında bu gün lig lideri bjk bu sene topladığı puanla Uefa ya katılma hakkı dahi kazanamıyor. yine aynı hesapla hala Avrupa ligi umutlarını sürdüren Bursasporsa ligde ilk 10 a bile giremiyor.



POUL LEGUEN VE JUNİNHO SENARYOSU



Yıllardır okuduğumuz yalan yalnış haberler yüzünden, inanmaz olduysakta spor gazetelrinde veya gazetelerin spor sayfalarında gördüğümüz transfer haberlerine. Bir ihtimal diyerketen değerlendirmeye alabiliriz Galatasarayın Poul Le Guen transferini. iddalara göre Le Guen, Galatasaray'a çok yakın. Hani imkansız da değil, Le Guen'in PSG ile anlaşması feshedildi.




Bu haberin doğruluğunun var sayımına binaen, bir transfer senaryosu da ben yazıcam. Bu transfer haberlerinin nasıl tasarlandığını anlamak için

jUNİNHO GALATASARAY'DA


Evet Le Guen, Yani lyon efsanesinin yaratıcısı artık Galatasarayda. Eee Lincolnün Schalke ile anlaştığıda yine aynı gazeteler tarafından iddia ediliyor. Lyon'un da Juninho'nun sözleşmesini fesh ettiği gerçeğini de göz önün bulundurursak. Juninho'nun para kazanmak için, Arap Ülkelerinden birine gitmeyi düşündüğü de biliniyor. Lincoln'ün de Türkiyede, ancak Arap ülkelerinde kazanılacak yıllık ücreti, garanti olarak aldığını ve Juninho'yu Juninho yapan takımın hocasının da Le Guen olduğunu düşününce Juninhonun belki son bir iki yılını Galatasaray'da geçirmesi hiç de olağan dışı değil. Evet Evet Bşlığı Atmanın Zamanı Geldi




JUNİNHO GALATASARAY'A HAYIRLI OLSUN



DEMEK Kİ BÖYLE GAZA GELİNEREK YAPILIYOR BU HABERLER

26 Mayıs 2009

AMBLEMLERİN DOĞUŞU

-GALATASARAY'IN ASLANI- Galatasaray'ın simgesi olan aslan, futbolcuları Nihat Bedik'ten geliyor. Galatasaray kurulmadan 3 yıl önce dünyaya gelen Bedik, Galatasaray Lisesi'nde eğitimini sürdürürken spor hayatına başladı. 1916 yılında başlayan Galatasaray macerası süresince sadece futbolcu olarak değil üç adım atlama, yüksek atlama, binicilik, yelken ve yüzme alanlarında da kulübüne hizmet eden Bedik, tam 20 yıl boyunca futbolcu olarak verdiği mücadelesinde 268 kez forma giydi. Galatasaray futbol takımının 8 yıl kaptanlığını yapan, 18 kez giydiği A Milli Takım formasını 8 kez kaptan olarak taşıyan Bedik, 1936 yılında aktif spordan çekilmesine rağmen spor yapmayı ihmal etmedi. ''Aslan'' ismini verdiği teknesi ile yarışlara katılan, futbol oynadığı dönemlerde ''Aslan Nihat'' olarak çağırılan Bedik, hayatını adadığı Galatasaray'a kendi lakabını simge olarak bıraktı.

-''HEY YAVRUM KANARYAMA BAK, YİNE UÇTU''- Fenerbahçe'nin simgesi sarı kanarya da ''Uçan kaleci'' olarak tanınan ünlü kalecileri Cihat Arman'dan geliyor. Fenerbahçe Müzesi Müdürü Alp Bacıoğlu, sarı kanaryanın öyküsünü şöyle anlattı: ''1939 yılında Fenerbahçe'ye transfer olan kaleci Cihat Arman, 1952 yılına kadar oynuyor. O dönemlerde Türkiye'nin en iyi kalecisi olan Arman'a ''Uçan kaleci'' deniliyor. Arman, sahaya genellikle kanarya sarısı formasıyla çıkıyor. Lacivert forması da var ancak bu sarı forması daha çok biliniyor. Bir maçta Arman, kalenin 90 olarak tabir edilen köşesine giden top adeta uçarak çıkarıyor. O sırada taraftarlardan birisi, 'hey yavrum kanaryama bak, yine uçtu' diye bağırıyor. Bu kanarya zihinlerde yer ediyor. 1952 yılında Fenerbahçe genç kadro kuruyor. Bu kadro, ardı ardına şampiyonluğunu kovalayınca basın, kanarya sembolünü telaffuz etmeye başlıyor. Basın, o dönemlerde iyi maçlar çıkaran takımla ilgili 'sarı kanaryalar yine güzel oynadı' şeklinde haber yazınca kanarya tam anlamıyla simge olarak kalıyor.''

-BALIKÇININ ''HAYDİ KARA KARTALLAR'' DİYE BAĞIRMASI- Beşiktaş'ın simgesi olan kara kartalın çıkış noktası ise bir taraftarın tezahüratı. 1940-41 sezonuna gençleştirilmiş ve yenilenmiş kadrosuyla giren Beşiktaş, haftalar ilerledikçe puan farkını açıyor ve ligdeki liderliğini sürdürüyor. Bitime 5 hafta kala Süleymaniye ile 19 Ocak 1941 Pazar günü Şeref Stadı'ndaki maçta Beşiktaş, yine güzel bir oyun ortaya koyuyor. Maçın ikinci yarısının ortalarında Beşiktaş takımı, önde olmasına rağmen rakip kaleye bitmek tükenmek bilmeyen hücumlar gerçekleştirdiği sırada siyah beyazlıların akın yönü olan Şeref Stadı'nın Atatürk panosu bulunan tarafındaki tribününden bir taraftar, ''Haydi Kara Kartallar. Hücum edin Kara Kartallar'' diye bağırıyor. Şeref Stadı'nı dolduran binlerce taraftar ve maçı takip eden gazetecileri bir anda etkileyen balıkçı Mehmet Galin'in bu tezahüratı, o maçtan sonra Beşiktaş'a sembol oldu. 6-0'lık galibiyetin ardından Beşiktaş'ın sembolü ''Kara Kartallar'' oldu.

-''TİMSAHIN DOĞUŞU- Bursaspor'un simgesi timsah, bir yöneticinin izlediği belgeselden yola çıkılarak hayat buldu. 1992 yılında yeşil-beyazlı yönetimde yedek üye olarak yer alan Lemi Keskin, o yıllarda takımın sembolünün inci olduğunu ve genellikle ''Yeşil inci'' olarak telaffuz edildiğini söyledi. Beşiktaş ile 1992 yılında İnönü Stadı'nda bir maç yaptıklarını ve 0-0 berabere kaldıklarını anlatan Keskin, şunları kaydetti: ''Mart ayındaki bu maçtan sonra takımın sembolünün durağan yerine hareketli olması gerektiğini düşündüm. Kartal havada uçarken onun karşısında inci pek uymuyordu. O dönemlerde yeni sembolü düşünürken belgeselde timsahın boğayı parçaladığını gördüm. Timsah ilk etapta bana sıcak geldi. Yöneticilere ve kulüp başkanına konuyu anlattım, ama kolay olmadı. Marttan ağustosa kadar tanıdığım, tanımadığım birçok Bursaspor taraftarına sembolün nasıl olması gerektiğini sordum. Takımın rengi yeşildi. Sembol, hayvan veya yeşil olmalıydı. Buna en uygun olanı da timsahtı. Sonunda ağustos ayında yapılan yönetim kurulu toplantısında takımın sembolü timsah olarak belirlendi.'' Keskin, Bursaspor'un ünlü gol sevinci olan ''Timsah yürüyüşü''nün ise ilk kez Ugandalı futbolcuları Majid Mussisi tarafından yapıldığını belirterek, kulüp olarak o dönemlerde timsah ve Bursaspor ile ilgili belgesel bile hazırlattıklarını anlattı.



-FRANSIZLAR'IN KORKULU RÜYASI ŞAHİN BEY SEMBOL OLDU- Gaziantepspor'un ambleminde yer alan, takımın sembolü olan ''Şahin'' ise Fransızlara karşı kentin savunmasında önemli rol üstlenen Şahin Bey'den geliyor. Halk tarafından ''Şahin Bey'' olarak bilinen Mehmet Sait, 1911'de Trablusgarp Savaşlarına gönüllü olarak katıldı. Balkan Savaşlarında, Birinci Dünya Savaşında Çanakkale, Romanya, Filistin cephelerinde savaşan Şahin Bey, Fransızlara karşı Antep savunmasını her şeyin üstünde tuttu. Gaziantepspor tarihinde önemli yere sahip Şahin Bey, kentin futbol kulübüne Şahin simgesini veren isim oldu. Hatta, takımın rengi Fransızlarla çarpışan çetelerden akan kanın rengi kırmızı ile matemi simgeleyen siyah olarak belirlendi.





-LEOPAR, ÇİFT BAŞLI KARTAL VE HOROZ- Ankara'da 6 Haziran 1978'de Ankara Belediyespor olarak kurulan Ankaraspor, sembol olarak ise kendisine güç ve asaleti temsil eden, bir dönem Anadolu'da ve özellikle Ankara çevresinde de yaşayan ''Anadolu Leoparı''nı kullanıyor. Denizli'nin takımı Denizlispor ise amblem olarak adeta kentle özdeşleşen horozu seçti. Kulübün logosu, dünyaca ünlü horozunu simge alarak, yeşil–siyah renklerden oluşuyor. Turkcell Süper Lig'e çıkan Diyarbakırspor, bugün formasında taşıdığı renklerin yeşilini Diclespordan, kırmızısını ise Yıldızspor'dan aldı. Kulübün amblemi, kentle özdeşleşen kale surları ile ünlü karpuzu oldu. Anadolu Selçuklu Devleti'ne başkentlik yapan Konya'nın takımı Konyaspor'un sembolü de ambleminde yer alan çift başlı kartal. Doğunun ve batının hakimi olarak nitelendirilen keskin bakışlı çift başlı kartal, futbolun da hakimi olmak için yeşil-beyaz renklerin üzerinde amblem olarak yer buldu. Anadolu Selçuklu Devleti'nin simgesi olan çift başlı kartalı, Konyaspor'un ambleminde buğday başakları yalnız bırakmadı. Antalyaspor'un simgesi ise kentin sembolü olarak bilinen tarihi Yivli Minare oldu. Antalya Ulu Camii'nin minaresi olan Yivli Minare, yıllardır takımın ambleminde yer alıyor.