19 Mayıs 2009

REVİZYON MU REPLAY MI ?

Geride bırakmaya hazırlandığımız 2008-2009 Sezonundan geriye kalan en beklenmedik gelişme, şüphesiz, geçtiğimiz on yılda lig şampiyonluğunu sadece bir kez 2002-2203 yılında, o sezon yüzüncü yılını kutlayan Beşiktaş'a kaptıran, Ülkemizin iki büyük kulübü Galatasaray ve Fenerbahce'nin, sezonun bitimine uzun haftalar varken lige havlu atmasıydı. Bu beklenmeyen sonuç akabinde tabiki, başarısızlıkda en az suçlu olan kişiler yani kulüp başkanları, kendilerinden sonra en mahsum ve muhterem şahıslar olan yönetim kurulu üyeleriyle görüşüp kulübün menfaatleri doğrultusunda Revizyon kararı aldılar.



Revizyon deyince; Yeni bir sistem, en az yirmi yıllık klüp yapılanması, sitemin kilit oyuncularını klüp bünyesinde yetiştirecek bir alt yapı organizasyonu, sistme uygun bir antrenör , ilerleyen yıllarda sisatemin çarklarını rahat işlemesi açısından, altyapıda aynı sistemi oynatarak ve benimsiyerek, a takımda alacağı göreve hazırlanan genç ve vizyon sahibi antrenörler, ve sisteme uygun, performansı yüksek, belirli süredir izlenen futbolculardan oluşacak yeni bir ekip , bu süreç içinde Avrupada kalıcı olmak ve kademe kademe yaşancak başarılar düşünmemek lazım.

Ülkemizde bir kulübün, özellikle bir büyük kulübün yada Üç Büyük Kulüp'ten birinin revizyona gitmesi demek, Kulüp yöneticilerin bir kaç yıl önce yaptığı hataların bir kez daha tekrarlanması demek.

Örneğin Bu sene Fenerbahçe ve Galatasary'ın ligin bittiği andan itibaren gipişeceği revizyon çalışmalarını ele alalım.

İlk olarak en büyük suçlular yani Tenik direktörler (Aragonez ve Bülen korkmaz) görevden alınacak ki Aragonez'in bileti lig bitmeden kesildi, Bülent ise GS nin zaten bu sezon ikinci hocası ve yönetimin onu kendilerinne kalkan olarak getirdiğini sezon sonu göndereceğini biliyoruz.

Daha sonra geçtiğimiz yıl ve daha önceki yıl transfer edilen, transfer edilirken astromik ücretler ödenen oyuncuları, yine astronomik ücretler ödeyerek serbest bırakacaklar. Çünkü bu oyuncular bekleneni verememişlerdir. Çünkü bu oyuncular aslında Senna, Kaka, İniesta, Messi potansiyelinde oyunculardır. Ve yine aslında nokta transferlerdir , böyle bakılıncada yöneticilerin hiç hatası yoktur. Örnek (Josico,Maldonado,linderoth,Nonda( zaten josico sakatlanmasymış Senna'nın yerine milli takıma alınacakmış :) )

Daha sonra takım içerisinde huzuru bozan oyuncular gönderilecektir ki bu oyuncular yerli oyunculardır ama yerli yıldızlar değildir. Çünkü bir takımın huzurunu ancak düşük maliyetli oyuncular bozabilir. Böylece Yönetimlerin sene boyunca uğraştığı, gerilimden uzak, huzur dolu,
popüler tanımla Kolej takımı kıvamında, tadından yenmez bir ekip olusturulacaktır. Örnek (Sabri,Yasin,Burak,Hasan Şaş, Ümit Karan)

Gidecek olanların kriterlerini bitrip şimdide gelecekleri ele alalım

Gelecekler konusunda ise kriterler daha basit İSİM. Türkiye'ye gelmeyi kabul edecek en ünlü oyuncudan başlayarak alfabetik sıraya göre oyuncular bu listeyi oluştururlar , Otuzlu yaşlarının başındaki bu oyuncular diğer ülkelerden, maç başına anlaşarak alacakları yıllık ücretin iki katını garanti paraya Türkiye'ye getirilecek ve büyük ihtimalle futbolcularla eş zamanlı getirilen hocaya, sistemine uysun uymasın" Al oynat" diyecekler.

Böylece iki kulüp seneye birkez daha ligde şampiyonluğa oynayacak, Avrupada başarıı olamayacak, taraftarlarının ağzına bir parmak bal çalınacaktır.

Bütün bu işlmeler başarıyla gerçekleştirildikten sonra yönetimlere yapılacak tek bir adım klamıştır. Yaklaşık iki yıl sonra dördüncü paragraftan itibaren yazdığım şeyleri tekrarlamak.



Eğer Gerçekten Revizyon Yapmak İstiyorsanız, Kulüpleri Vizyon Sahibi, Profösyonel Yöneticilere Devredin Ve Gidin !...

















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder