12 Eylül 2012
Avcı'ya İNANmak
Milli Takımımız 2014 Dünya Kupası elemeleri grup mücadelelerine Hollanda karşılaşmasıyla başladı. Abdullah Avcı'nın göreve getirilmesiyle başlayan yeni yapılanmanın nasıl bir oyun ortaya koyacağı merak konusuydu. Hazırlık kampını ve hazırlık mücadelelerini yakından takip edenler takımdan ve mücadeleden umutluydu.
Abdullah Avcı'yı İBB öncesi Milli Takım alt yaş kategorilerinde görev aldığı zamanlardan bu yana takip eden biri olarak şu anki görevini sonuna kadar hak ettiğine inanlardanım. Milli takımımızın alt yaş kategorilerinde ilklere imza atarak önemli başarılar yakalamış sonrasında İBB ile dikkat çeken bir istikrar ve başarı yakalamıştı. Zaten bu istikrar ve başarı grafiği kendisine Milli Takımın kapılarını açtı.
Hazırlık maçlarında zaman zaman umut veren, zaman zaman karamsarlığa düşüren bir Milli Takım seyrettik. Oyuncu tercihleri ve oyun anlayışı hep dikkat çekiciydi. Kimi zaman eleştirdik, kimi zaman takdir ettik. Nihayetinde hazırlık maçlarıydı ve üzerinde fazla durulmadı. Olması gerekende buydu. Ancak Hollanda karşılaşmasındaki kadro seçimi hepimizi şaşırttı. Daha önce hiçbir hazırlık maçında bir arada oynamayan bu 11 Hollanda gibi zorluk derecesi yüksek mücadelede sahaya sürülmüştü. Bu sezon henüz kendi takımında bile forma şansı bulamamış isimler de vardı sahada. Bununla birlikte Alman liginin alt seviye takımlarından iki oyuncuda bu karşılaşmada ilk 11'de şans buldu.
Kadroyu gördükten sonra içimizde fırtınalar kopsa da, belkide hocamız bizim göremediğimiz farklı bir şey görmüş ve ona göre bir kadro oluşturmuş diye düşünerek maç öncesi temkinli olmayı tercih ettik. Maç başladı dakikalar ilerlemeye başladı. Tam da beklendiği gibi daha ilk dakikadan orta saha üstünlüğünü rakibe verdik. Niyetimiz zaten üstünlük kurmak değil rakibin oyununu bozmaktı. Topal-Emre seçimi de bunun kanıtıydı. Nispeten bu anlayışta başarılı da olduk. Aslında bu anlayışta başarılı görünmemizde ki en büyük etken, Hollanda'nın son dönemdeki tarihinin en kötü oyunlarından birini oynuyor olmasıydı. Bu fırsatı değerlendirememiş olmamız üzücü olsa da, üstünde durulacak bir konu değil.
Bizim üzerinde durmamız gereken asıl mesele Abdullah Avcı'nın nasıl bir tavır ve oyun anlayışı sergileyeceğiydi. Hollanda karşısındaki hatalı kadro seçimi ve oyun anlayışı haklı olarak eleştirildi. Her teknik adam hata yapar ve zaman zaman eleştirilir. Önemli olan hata yapmamak değil hatalardan ders çıkarabilmektir. Milli Takımı bekleyen asıl tehlike budur. Hollanda maçından sonra yorum yapmamamın ve Estonya maçını beklememin nedeni de budur. Abdullah Avcı Estonya maçına da Selçuk İnan'sız çıkarak, her şeyin en iyisini ben bilirim tavrını sürdürdü. Bu davranışıyla Hakan Şükür'e kafayı takan Ersun Yanal'ı hatırlattı. Umarım sonu benzemez.
Avcı, basın toplantısında Hollanda'nın da Huntelaar'ı oynatmadığını söyledi. Huntelaar'ın oynamamasının nedeni yerinde Van Persie gibi formunun zirvesinde bir oyuncunun olmasıydı. Peki Selçuk İnan'ı oynatmayan Avcı yerine kimi koymuştu. Tunay? Topal? Sercan? Kimse kimseyi aptal yerine koymasın. Türkiye'nin en formda ismi olan Selçuk İnan'a rakip takımdan benzer bir isim bulunacaksa, bu isim formunun ve kariyerinin zirvesindeki Van Persie'dir.
Avcı, Estonya'yı Selçuk İnan'sız yenerek bakın Türkiye'nin en formda oyuncusuna bu takımın ihtiyacı yok onsuz da rahatlıkla galibiyet alırız mesajı vermek istiyor. Bu tehlikeli anlayış Türkiye'nin 2014 macerasına da başlamadan noktayı koyar.
Futbol bilgisine ve teknik direktörlük meziyetlerine çok inandığım, hatta Terim sonrası Galatasaray'ın başında görmeyi çok istediğim Avcı, beni hayal kırıklığına uğrattı. Umarım her şeyin en iyisini ben bilirim tavrını sürdürmez ve 2014 Dünya Kupasını da uzaktan seyretmek zorunda kalmayız.
Estonya galibiyeti kimseyi aldatmasın. Eğer maç 0-0 devam ederken rakibin verilmeyen penaltısı verilse ve oyuncumuza kırmızı kart çıkmış olsa, daha yolun başında Milli hüsrana dönüşecekti 2014 yolu. Maçın kırılma anıda buydu.
Takımımız Estonya karşısına yine 4-2-3-1 düzeninde çıktı. Hollanda maçından farklı olarak Hamit'in yerine Gökhan Gönül, Tunay'ın yerine de Burak görev yaptı. Umut'u Tunay'ın pozisyonuna çeken Avcı en uçta da Burak'a görev verdi.
10 kişi kalmış Estonya'ya karşı taktik değerlendirme yapmak sağlıksız olsa da, iki maçı birlikte ele alırsak, 2014 Dünya Kupasına katılma şansımızı düşük görüyorum. Avcı'nın Hollanda karşısındaki Tunay ve Sercan seçimleri kanatları kullanmamızı engelledi. Orta sahamızda Emre-Topal önlerinde Arda üçlüsü güçlü rakip karşısında kırılgan kaldı. Estonya karşısında da gerek Umut'un tam kanat özellikleri taşımaması gerek Hasan Ali'nin hücumcu bir bek olmaması kanat etkinliğimizi düşüren etkenlerdi. Buna rağmen, orta alanda Emre-Topal-Arda üçlüsü zayıf rakibe karşı büyük üstünlük sağladı ve oyundan galip ayrıldık. Avcı, Romanya ve Macaristan maçlarında da bu seçimlerinde ısrarcı olursa ki olacak gibi görünüyor ben 2014 Dünya Kupasını da evden seyredeceğimizi düşünüyorum. 10 kişi Estonya karşısında sergilenen oyun bile tatmin edici değildi. Birkaç oyuncunun bireysel becerisi ve hakemin yardımıyla alınan üç puan kimseyi aldatmasın. İyi mücadele ediyoruz ama iyi oynamıyoruz. Bunun en büyük nedeni de Avcı'nın yanlış oyuncu tercihleridir. Özellikle Hollanda maçında geriye düştüğümüzde Selçuk yerine neredeyse bir senedir ayağına top değmemiş Nuri Şahin tercihi tam anlamıyla skandaldı.
Dilerim ben yanılırım ve Milli Takımımız 2014 Dünya Kupasında mücadele eder.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder