
İlk olarak Avusturya ile oynanan 5-0 lık 2002 Dünya Kupası Baraj maçında izlemiştim Yıldıray'ı. Ardından Leverkusen'in o müthiş sezonunda, Ballack'lı,Lucio'lu takımın 10 numarası olarak Şampiyonlar Ligi finalnde boy gösterdi. (Zidane'ın o maçtaki efsanevi demivole goünü transit geçmeyelim.) . Tabi ki 2002 Dünya Kupası.O yıllarda Ronaldinho kadar uzaktı, Türkiye'ye gelme ihtimali. Sonraki yıllarda Marcelinho ile birlikte sırtladı Herta Berlin'i üst üste Bundesligada haftanın oyuncusu seçildi. Ve 2007-2008 sezonu'nun başında Stuttgart macerası başladı. Fena sayılmayacak bir sezonun ardından,2008 Avrupa Şampiyonası Aday Kadrosu'ndan Halil ve İbrahim Kaş ile birlikte çıkartılması şaşkınlıkla karşılandı. Ve geçtiğimiz sezonun ilk yarısını sakatlılarla geçirdikten sonra sezonun kalan kısmında toparlanamadı.
Söylentilere göre Beşiktaş'la anlaşmış Yıldıray baştürk. Bir kaç yıl önce muhteşem bir transfer olarak değerlendirileblecek bu transfer, bugün başarısız Deco ve Elano girişimlerinin ardından son alternatif olarak gerçekeleşiyor. Yıldıray'ın eskisi kadar gözde olmadğı gerçek. Zira dönemin şaşalı Galatasaray'ının kendini beğendiremediği Yıldıray'a, bugün Ekişehirspor 3 yıllık teklif yapabiliyor.
Her şeye rağmen kumaşı sağlam, tekniği yüksek , etkili driplingler yapabilen, oyunu dikine oynayabilen bir oyuncu. Denizlinin 10,5 numara tarifine uyduğunu da söyleyebiliriz. Umarız sakatlıkları nüksetmez.

Ben yine de 10u Brezilya maçında Hasan'a yaptğı müthiş asistle hatırlamak isterim.
2002 Dünya Kupası hayal gibi hala hafızalarımızda.Dünya 3.sü olan takımımızın 10 numarasıydı ama geçen yıllarla birlikte kariyeri düşüşte.Artıl olgun futbolcu olarak anılmaya başlandığı bir sırada sakatlıkla uğraşmaya başlaması düşündürücü.20'li yaşlarda olsa sakatlığına bakmadan alabilirsin ama 30 oldumu süreç uzamaya başlıyor.Beşiktaş'ın elinde Nihat gibi sakatlanma riski yüksek 2. bir bomba var.Bir takıma bu kadar risk alınır mı?alınırsa doğru olurmu,yakın zamanda göreceğiz.
YanıtlaSilSana katılmamak elde değil.
YanıtlaSil